Kayıp Işıklar
Bir fotoğraf kaybolduğunda, aslında bir kare değil, bir ışık yiter. Ama o ışık, bir yerlerde hâlâ yanmaya devam eder. Bazen bir hatıranın kıyısında, bazen de insanın içindeki görünmez bir boşlukta. Biz fotoğrafçılar, bazen o kaybolan ışığın peşine düşeriz; bulamayız belki ama izini taşırız. Çünkü her ışık, bir hikâye gibi gelir dünyaya; doğar, parlar, kaybolur ve bir gün bambaşka bir yerde yeniden görünür.
Zamanla şunu öğrenir insan: her kayıp, bir şeyin bitişi değil, başka bir şeyin fark edilişidir. Bir fotoğraf silinir, ama o anın duygusu kalır. O duyguda ışığın başka bir biçimi vardır daha sessiz, daha derin. Işığın yokluğunda bile içimizde bir parıltı yanar. Belki de o yüzden kaybolan fotoğraflar, kaybolmayan yanlarımızı hatırlatır.
Bir zamanlar bir çocuğun yüzüne düşen ışığı çekmiştim. Pencereden sızan o solgun çizgi, duvardaki çatlağa kadar uzanıyordu. O ışığın içinde hem çocukluğun masumiyeti, hem dünyanın bütün yorgunluğu vardı. Fotoğrafı kaybettim. Ama o ışığın içimde bıraktığı sıcaklığı hiç kaybetmedim. Bazı kareler belki de silinmek için çekilir; çünkü onların değeri görüntüsünde değil, bıraktığı........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d