Hayatımız Fotoğraf Fotoğraf ve Empati
Görmek kolaydır; esas mesele hissetmektir.
Empati, insanın kendi penceresinden çıkıp başkasının penceresinden bakabilmesidir. İşte fotoğraf tam da bu yüzden empatiyle iç içedir. Bir çocuğun gözlerinde gördüğünüz kederi, bir annenin ellerindeki yorgunluğu, bir yaşlının bakışındaki sessizliği kadraja aldığınızda aslında sadece bir anı değil, onun ruhunu da taşırsınız. Deklanşöre basarken sizin parmağınız hareket eder ama kalbiniz, karşısındakiyle aynı ritimde atar.
Psikolojide empatiyi “kendini diğerinin yerine koymak” diye tanımlarlar. Fotoğrafta ise bu, ışığın düştüğü yeri anlamaktan çok daha fazlasıdır. Kadrajı kurarken, o insanın iç dünyasını sezmek, mekânın ruhuna kulak vermek, bir doğa manzarasında bile kendinizi onun yerine koyabilmektir. Dağın sessizliğiyle, denizin dalgasıyla, bir çiçeğin kısacık ömrüyle dahi bağ kurabilmektir.
Belki de bu yüzden fotoğrafçının en büyük sorumluluğu “göstermek” değil, “hissettirmek”tir. Çünkü biz yalnızca gözümüzle değil, kalbimizle görürüz. Görselin arkasındaki duyguyu........
© Sonsöz
