CUMHURİYET’İN SOFRASI
Bir milletin büyüklüğü, servetinde değil, insanının onurunda ölçülür. Bir ülke, fabrikalarıyla, tarlalarıyla, hayvan çiftlikleriyle, okullarıyla, hastaneleri, uzun uzun konvoylarıyla ve itibarıyla övünebilir; ama önce insanını ayakta tutmakla başlar. Karnı tok, umudu büyük bir millet işte gerçek güç budur. Gökdelenler yükselir, sanayi çalışır ama insanın gözündeki ışık sönüyorsa, ülke hala eksiktir. Çiftçi tarlasını ekemez, hayvanını büyütemez, üretici emeğinin karşılığını bulamazsa, ülkenin zenginliği sadece rakamlarda kalır. Altın rezervleri güven vermez, evlatlarının okulla, yaşlılarının emekli maaşıyla güvence bulması gerekir. Hastaneler ve üniversiteler rakamdan ibarettir; halk açsa, hasta yalnızsa, bilgi ve sağlık sadece kağıt üzerinde vardır. Fabrikalar üretir, yollar taşır; süt sağılır, buğday ekilir; ama önce insan ayakta durursa, ülke gerçekten yürür.
Bir ülke fabrikalarla, tarlalarla, hayvan çiftlikleriyle övünebilir; ama gerçek güç, evladı tok, çiftçisi üretken, öğretmeni umutlu, hastası güvende olduğunda başlar.
Cumhuriyet’in sofrası bir avuç zengine değil, bu ülkenin her evladına kurulmuştu. O sofrada bir çocuk aç kalmaz, bir ana “bugün ne pişireceğim” diye ağlamazdı. Ama bugün o sofrada boş tabaklar, eksik umutlar,........





















Toi Staff
Gideon Levy
Tarik Cyril Amar
Stefano Lusa
Mort Laitner
Robert Sarner
Andrew Silow-Carroll
Constantin Von Hoffmeister
Ellen Ginsberg Simon
Mark Travers Ph.d