Zorunlu eğitim sorunu (III)!
Üç dinci kuruluşun 5 Şubat’ta yayımladığı "Türk Eğitim Sistemi ve Zorunlu Eğitimin Yansımaları Çalıştay Raporu", zorunlu eğitimin bir bakıma eğitimi demokratikleştirdiğini, kuramsal olarak (dindar/dinsiz, Müslüman/Hıristiyan/…, varsıl/yoksul, köyde/kentte yaşayan) herkese eşdeğerde eğitim fırsatı sunmak anlamına geldiğini yadsıyor. Raporda zorunlu eğitimle ilgili tek gerçekçi saptama, “… kırsal ve kentsel bölgeler arasındaki farklılıklar” söylemi oluyor. Ancak raporda bölgeler arasındaki farkların neden kaynaklandığı irdelenmiyor. Ayrıca zorunlu eğitimle ilgili sorunlar olarak, haksızlıklara yol açan ve eğitimde fırsat eşitliğiyle bağdaşmayan,
ve benzeri gerçek sorunlar dile bile getirilmiyor.
Raporda, “evlilik yaş ortalamasının her geçen gün daha da yükselmesi” zorunlu eğitimle ilişkilendirilerek eleştiriliyor. Bu eleştiri çocuk evliliklerini desteklemek, kadınların erken yaşta evlenip çoluk çocuğa karışarak kocasına bağımlı olmasının istendiği anlamına geliyor. Oysa geç evlenmenin, insanların özgürleşip ana-babasının baskısıyla değil kendi özgür iradesiyle eş seçmesi, evlenmek için elinin ekmek tutmasını beklemesi gibi olumlu ve işsizlik gibi olumsuz nedenlerden kaynaklandığı yadsınıyor.
Raporda bir başka anlaşılmaz durum, işsizliğin zorunlu eğitimin uzun (12 yıl) oluşuna bağlanması oluyor. Zorunlu eğitim uzadıkça işsizliğin ertelendiği ve de işsizliğin iktidarın ekonomik politikaları nedeniyle arttığı yadsınıyor. İktidar, KİT’leri özelleştirirken de, istihdamı artıracak yatırımlara ağırlık vermeyerek de işsizliği artırıyor.
Raporda, zorunlu eğitimin, “mesleki eğitimin gelişiminin dolaylı yollarla sınırlanmasından” ve de “mesleki eğitime önem verilmemesinin işsizliği çoğalttığından” söz edilirken de gerçekler saptırılıyor. Çünkü ilgili veriler, bu söylemlerin doğru olmadığını gösteriyor. Bilindiği gibi her yıl meslek lisesinden mezun olanların sayısı 600 binleri buluyor, ancak onları istihdam edecek yeterli işyeri olmadığından meslek lisesi mezunlarının önemli bir bölümü de iş bulamıyor.
Raporu yazanların zorunlu eğitim karşıtlığı, herhalde din derslerinin artırılmasına ve zorunlu olarak seçtirilmesine, derslerde Osmanlı hayranlığının kazandırılmasına ve bilimsel derslerin azaltılmasına karşın,
Raporda, “Batılıların yüzyıl önce dayattığı ve kendi çıkar çerçevelerini aşılamaktan başka bir işlevi olmayan bu zorunlu ve genel eğitimle insanımızın ve gayretimizin israf edilmesine son verebiliriz” denerek bütün eğitsel gerçekler yadsınıyor. Oysa ABD’den çok sonraları zorunlu genel eğitim uygulayan örneğin Japonya, Kore ve Finlandiya gibi ülkelerin gelişmiş ülkeleri yakaladığı biliniyor. Ayrıca kişinin bilişsel, duyuşsal ve devinimsel gelişiminin, katıldığı........
© soL
