Terör neden gereklidir?
“Terreur”, korku ve yıldırmaya dayalı hükümet şekli" demek. Latince “terrere” “titremek, korkmak” fiilinden geliyor. Esası, bir siyasal amaca ulaşmak için toplumu korkutmaya, yıldırmaya yönelik eylemler bütünüdür. Her durumda ve mutlaka içinde şiddet var.
Bugünkü anlamı ayrı, ilerici amaçla kullanıldığı bir dönemi biliyoruz. Büyük Fransız Devrimi ile ortaya çıktı, “terör dönemi” diye adlandırıldı. Devrimin ardından iktidarı ele geçiren Jakobenlerin devrim karşıtlarına karşı yürüttüğü sert mücadeleyi işaretliyordu. Jakobenlerin ilk işi, 21 Ocak 1793'te, Kral XVI. Louis’yi giyotine göndermek oldu. Sonra bu devrimci terör dalgası genişledi. Çünkü soylular ve Kilise babaları Avrupa’daki monarşilerin yardımıyla Fransa’da eski rejimi yeniden ayağa kaldırmak için harekete geçmişti. Giyotinli Jakoben terörü cumhuriyetin yıkılmasına ve monarşiye geriye dönülmesine imkân vermemiştir. Demek ki devrimin sürmesini teröre borçluyuz.
Burada bir tekrara ihtiyaç var; o devrim günlerinden beri bir “terör döneminin” içindeyiz. Yalnız, terör arada nitelik değiştirdi, Jakobenizmden Faşizme evrildi. Burjuvazi, ilkinde, eski rejimin egemen sınıflarına karşı bir terör rejimi kurmuştu, kapıyı dönüşlerine kapatmak istiyordu; “Jakoben Terörü”dür. İkincisi, üzerine gelen yeni düzene kapıyı kapatmak için ortaya çıktı, “Faşizm” diyoruz. İlki kapıyı geçmişe, ikincisi geleceğe kapatmak içindi. Jakobenizm ve Faşizm birbirinden çok ayrı görünmesine karşın aynı sınıfın terör rejimleridir. Ancak ilki devrime ikincisi karşıdevrime tekabül eder. Demek ki terör de sonuçta tarihsel ve sınıfsaldır. İlerici olabildiği gibi gerici de olabilir.
Yayılması veya uygulanması için bir devlete ve bir sınıfa ihtiyaç hep var. “Devlet terörü” böyle ortaya çıkıyor. Fransız Devrimi’nde halkın el koyduğu devlet kısa süre sonra burjuvazinin eline geçti, doğrudan yoksullara karşı sallanan bir sopaya dönüştü. Halkın kontrolünden çıkan devlet eninde sonunda bir terör aparatıdır. Varlık nedeni halkın soyulması, yoksul bırakılması için korku salmaktan ve yıldırmaktan ibarettir. Bu durumda sermayenin hizmetindeki bir devleti terörsüz düşünemeyiz. Sermaye düzeni bir terör rejimidir. Ayakta kalması terörü her gün yeniden üretmesine bağlıdır.
***
Tabii terörün de bir ekonomi politiği var. Mutlak bir soygun-yağma düzeni ve yaratılmış derin eşitsizlik bu yeni nesil terörün altyapısıdır. Kleptokrasi, hırsızlar iktidarı, terörün temel dayanağıdır. Kleptokraside devlet ve iktidar artık teorik bir sorun olmaktan çıkar. Çıplak bir haldedirler ve her yerde izlerini görmek mümkündür.
İzlerini takip ediyoruz, somutluyoruz. 2024'te en fazla Gelir Vergisi ödeyen 100 kişi açıklandı birkaç gün önce. Listede sadece 21 kişinin ismi görünüyordu. Geriye kalan 79 kişi isimlerini saklayarak ya nasıl bu kadar çok kazandıklarının ya da bu kadar çok kazanırken nasıl bu kadar az vergi verdiklerinin bilinmesini istemişlerdi. Biliyoruz, her zenginlik artık “şiddetli” bir el koymaya dayanmaktadır. İçinde........
© soL
