menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kedi Bastet çarpsın ki…

54 5
22.11.2025

Kedi ile tanışmamız herhalde neolitik devrimin ardından. Artık tahıllarımız vardı ve kemirgenler dadanmıştı. Korumak için kedi beslemek şarttır. M.Ö. 12 bin yılı civarında, köpekler koyunlar ve keçilerle aynı zamanda, evcilleştirildikleri tahmin ediliyor. Tarıma dayalı toplumlarda öne çıktılar, makam mevki sahibi oldular. Mısır panteonunda kedi kafalı bir tanrı, Tanrıça Bastet, vardı. Dünyevi kediler de pek değerli ve pek saygındı, Mısır dışına götürülmeleri yasaklanmıştı. Evcilleştirme hep ihtiyaçtan doğdu. Kedili geçmişimizdir.

İstanbul’un da derin bir kedi-köpek tarihi var. 19. yüzyıl seyyahlarının İstanbul’a ayak basar basmaz gözlemledikleri ilk şey sokaklardaki köpek hâkimiyetiydi. Büyük sürüler halinde dolaşıyorlar, zamanla sayıları sokakları geçilmez kılacak kadar çoğalıyordu. O hallerde atılan adımların ortaya çıkardığı pek acıklı köpek hikâyeleri vardır tarihimizde. II. Mahmut zamanında, tabii emir ve talimatıyla, sokaklardan toplanan köpekler Hayırsız Ada’ya sürüldü. Ancak köpekleri taşıyan vapur yolda fırtınaya yakalanıp geri döndü. Olayı duyan İstanbul halkı sarayın kapısına dayandı. Vazgeçilmiştir.

Abdülaziz de aynı şeye yeltendi. Köpeklerin adaya bırakılmasının ardından İstanbul’un çeşitli semtlerinde büyük yangınlar çıktı. Halk bu yangınların köpeklerin gazabı olduğunu düşünüyordu. Köpekler toplanıp geri getirildi.

Dâhiliye Nazırı Talat, gözü kör olasıca, 1910 yılında İstanbul köpekleri için sürgün kararı aldı. Hayırsız’a sayısız çıkarmalardan birini yaptı. Adaya bırakılan köpekler bir süre sonra açlıktan birbirlerini yemeye başladı. Talat’ın kaydedilmemiş suçlarındandır.

İstanbul’da kedi de vardı ama köpekler kadar görünür değildi. Evlerin çoğu ahşaptı, fare nüfusu insan sakinlerinden fazlaydı. Bu durumda kim kediye kapıyı kapatabilir ki? Zorunluluktan veya sevgiden, İstanbul bir kedi köpek şehri olmaya devam etti. Bugün de öyledir. Sokaklarından havlama, evlerinden miyavlama eksik olmamıştır hiç.

***

Tuhaf, kediyi köpeği sevmeyenlerimiz kurda bayılıyor. Ayaktopu milli takımının oyuncularından biri parmaklarını şekle sokup bakanlara kurt kafası göstermesiyle ünlenmişti hatırlarsınız. Kendisini yavru kurt saydığını biliyoruz. Haklı, kim kurt yavrusu yerine bit yavrusu sayılmak ister ki?

Türkler tam yok olmak üzereyken bir kurt çıkar ve biçare topluluğa bir çıkış yolu gösterir. “Bozkurt” mitolojisi özetle budur. Türk mitolojisinde kurtla birlikte yılan, geyik, boğa, keçi gibi pek çok hayvan var. Hangisinin neden öne çıktığı konusunda açık bir bilgimiz yok. Kaldı ki başka kültürlerde ve başka coğrafyalarda da........

© soL