menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

OVP ve emekçi kesimler

18 25
30.09.2025

Son Orta Vadeli Program (OVP) 2026-2028 dönemini kapsıyor. Bu programlar Kalkınma Planlarının uygulama belgelerini oluşturuyor. O yüzden aralarında uyum olmalı; eğer olmazsa bunun nedenleri konusunda kamuoyu bilgilendirilmeli. Ne yazık ki böyle bir hesap sorma-hesap verme geleneğimiz bulunmuyor. Buna rağmen bu programlar, ekonomi yönetimince benimsenen kısa/orta vadeli hedefler konusunda bazen aydınlatıcı olabiliyor.

Bakan Albayrak döneminde OVP’lere daha çekici olduğu düşünülen Yeni Ekonomi Programı (YEP) adı verilmişti. Daha sonra Bakan Nebati döneminde OVP adına dönüş oldu. Bakan Şimşek döneminde de özgün OVP adı korunuyor. Programlara verilen adların bir önemi yok elbette. Gerçi aralarında isimden bağımsız olarak o dönemin koşullarına göre farklılaşmalar olmuyor değil. Ama aynı alt-dönem içinde farklılaşmalardan çok benzeşmelerden ve belirli bir çizginin devamından söz edilebilir. Şimşek dönemi OVP’leri bu bakımdan birbirine çok benzer metinler; örtük bir IMF programının yansımalarını taşıyorlar. Buna rağmen Şimşek dönemi öncesi olsun sonrası olsun, OVP’lerin öteden beri iç tutarlılık ve hedef bütünlüğü bakımından gerçek programlar niteliğini taşıdığını söylemek mümkün gözükmüyor.

Elbette bütün programları kesen ortak bir payda aranırsa, bunun düzenin egemen gücü olan sermaye sınıfının genel çıkarlarında bulunabileceği açıktır. Başka deyişle hiçbir plan, program veya bütçe, kapitalist sistem hükmünü sürdürürken, üretim ve bölüşüm ilişkilerini sermaye aleyhine döndürecek değişimler getiremez.

Şimşek dönemi OVP’leri bir dezenflasyon programı uygulama iddiasında oldular. Üçüncü yıldır yani üçüncü OVP süresince bununla uğraşılıyor gözüküyor. Gerçi başarısı düşük, siyasi müdahalelerin de etkisiyle iniş-çıkışları fazla olan “programlar” bunlar. Üstelik toplumun düşük gelirli geniş kesimlerinin talebinin/gelirlerinin yönetilmesinden başka bir yere odaklanmadıkları için hem talebi gerçek anlamda dizginleyemiyor hem de gelir bölüşümünü emek gelirleri aleyhine sürekli olarak tahrip ediyorlar. Gelir artışlarını enflasyon artışlarının gerisinde tutarak reel anlamda aşındırmak hedeflendiği ve siyasal/sendikal/toplumsal tepkilerin yetersizliği nedeniyle bunda başarılı da olunduğu sürece bu tablo pek değişmeyecek gibi duruyor. Bununla birlikte, seçim yıllarına doğru bu gidişatta bazı geçici düzeltmeler yapılamaz değildir. Aşağıda buna bakmaya çalışacağız. (Emeklilerin haklarına Tamamlayıcı Emeklilik Sigortası üzerinden muhtemel saldırıları, çiftçilere dönük tarımsal desteklemelerin güdüklüğünü, asgari ücret görüşmelerine kitlesel........

© soL