Gazze soykırımından sesler
Gazze’yi unutmayalım. 2’nci Dünya Savaşı sonrasının en ağır soykırımı orada yaşandı. İsrail Uluslararası Adalet Divanı ICJ’de yargılanmaya başladı. ICJ davayı bugüne kadar sonuçlandırmadı; İsrail’i uyaran ara-kararlar aldı; direktifler yayımladı.
ABD’nin baskısı sonunda İsrail ve Hamas bir ateşkeste anlaştı. Başkan Trump’ın kişisel gözetimini öngören anlaşma 10 Ekim 2025’te yürürlüğe girdi. 17 Kasım’da da BM Güvenlik Konseyi’nce onaylandı. Oylamada Rusya ve Çin veto haklarını kullanmadı; çekimser kaldı.
Ateşkes, soykırıma katkı yapan ABD’ye ayrıcalıklar getirdiği için “arızalıdır”. İsrail de ateşkesi sürekli çiğnemektedir. Bu konuyu ileride değerlendirmek istiyorum.
Bu yazıda, soykırımın iki canlı tanığının anlattıklarını aktarmak istedim. Yakın tarihi (ülkemizin de yanı başında) lekeleyen bu insanî trajediden anıların kayda geçmesi önem taşıdığı; ayrıca da iyi yazarların ürünleri olduğu için... Bugünün Gazze’si, değerli yazarların, sanatçıların yetiştiği bir ortamdır. Daha önce Cannes Festivali’nde belgesel filmi gösterilen Fatma Hasuna’yı anlatmıştım. Bugün de soykırımdan duyarlı sesler taşıyan Ahmed Abu Artema ve Hend Salema’yı tanıyalım.
Ahmed Abu Artema, 1984 Gazze doğumlu Filistinli bir gazeteci.
Yazısı, İsrail’in zorlamasıyla evini terk etmek zorunda kalan bir kadından söz ederek başlıyor: “Gazze kentinin Şeyh Rıdvan mahallesinden yaşlıca bir kadın, ayrılmak üzere olduğu evinin kapısını öperken söylenmektedir: ‘Bu ev benim her şeyimdir. Ellerimle duvarlarını ben ördüm; tamamladım. İstemeden ayrılıyorum; yüreğim dayanamıyor.’ Dönerse ev yerinde kalacak mı; bilemiyor.”
Ahmed yazısını sürdürüyor: “Gazze’yi haritadan silmek eskimiş bir İsrail hayaliydi. Bir zamanların İsrail başbakanı Yidzak Rabin bu beklentiyi, ‘bir gün uyandığımda Gazze’nin denize batıp yok olduğunu görsem diye hayal ediyorum’ diye açıklamıştı. Gazze’yi yok etme fırsatı 7 Ekim sonrasında ortaya çıktı.”
Ahmed Abu Artema, bu “fırsat”ın İsrail tarafından nasıl kullanıldığını da açıklıyor: Önce 1,5 milyon Filistinli’nin yaşadığı Refah kentinden başlanıyor. Mayıs 2024’te tüm nüfus silah zoruyla kentten sürülüyor; ardından meskenlerin tümü tahrip edilerek dev bir enkaz yığınına dönüştürülüyor.
Sıra, sonra, Güney’de Han Yunis kentinin yıkımına, Cebeli sığınmacı kampının boşaltılmasına; Kuzey’de Beit Lahia ve Beit Hanun’a geliyor. Sonunda da Gazze Şeridi’nin fiilen başkenti, direnmenin sembolik odağı olduğu için Gazze Kenti’nin boşaltılmasına, yıkımına özen gösteriliyor.
Bu felaketler zinciri içinde Ahmed için doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı kent Refah........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein