menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Ulusal devlet, cumhuriyet, iktisadi bağımsızlık: Irak örneği

46 19
saturday

Türkiye’de Kürt açılımı, ABD elçisinin bölgenin tasarlanmasına dönük girişimde bulunması, ulus devletlerin ortadan kaldırılması, İsrail’in müdahaleleri, Lozan Antlaşmasına karşı ittifak vb.

Sürecin iyi koku vermediğini fark ediyor bütün yurtseverler, ancak tam olarak nasıl gelişeceğini kimse kestiremiyor.

Bu yazıda emperyalizminin operasyonu altında olan bölgenin tarihini hatırlamaya çalışalım. Bu hafıza tazeleme, ulus devlet- cumhuriyet-iktisadi bağımsızlık arasındaki ilişkileri daha iyi anlamamıza ve başımıza örülmek istenene karşı hazırlıklı olmamıza yarayacaktır. Irak’a bir de bu gözle bakalım.

Ama baştan Türkiye yakın tarihine ilişkin bir hatırlatma yapmalıyız: 1990’da Sovyetler Birliği çözüldükten sonra ABD liderliğinde emperyalist düzen, Sovyetler Birliği’nin olduğu dünyada oluşan görece bağımsız ulus devletlerin direncini yıkmaya ve kendi şirketlerinin önünde hiçbir ulusal engelin kalmaması için yoğun bir faaliyete girişti.

Bu ne kadar belgelendi ve ortaya kondu, bilemiyoruz, Türkiye’de devletin içinde adı konmamış bir direnç ağı ortaya çıktı. Ordu mensuplarından, üniversite üyelerine, medyadan kitle örgütü yönetimlerine kadar bu ağın ortak noktası “emperyalizm ulus devletleri yok etmeye çalışıyor, direnelim”di. O yıllarda üniversite mensubu olan veya kitle örgütlerinde çalışanlar bu ağın tanığıdırlar. Ancak bu ağ, tek tek kişileri bilemeyiz ama genel olarak solcu bile değildi, sermaye karşıtı hiç değildi.

ABD’nin güdümündeki AKP ve özellikle Gülen Tarikatı bu ekibi suçlu ilan etti, Ergenekon operasyonu bu devletli ağa karşı yapıldı.

Birazdan Irak’ın kısa hikâyesinde de değineceğiz, emekçi sınıflarını ve onun temsilcilerini kapsamayan her ulus devlet kendi cumhuriyetini ve bağımsızlığını kaybetmeye mahkûm olmuş demektir.

Osmanlı egemenliğindeki geniş Arap coğrafyasının bu kadar çok parçaya ayrılmasının nedenini iyi biliyoruz. İngiliz ve Fransız emperyalizminin iki temsilcisi 1916’da Kahire’de yaptıkları toplantıda önlerine harita koyup cetvelle coğrafyayı kendi hegemonya bölgelerine ayırdılar. Her birinin başına işbirlikçi bir feodali kral diye getirdiler.

Irak bu süreçte İngiliz mandası oldu, sömürgesi diyelim isterseniz. Ancak özellikle Şii halkın ayaklanmaları nedeniyle doğrudan sömürge yönetimi işlemedi. Kral Faysal kukla olarak yönetime getirilirken Irak Krallığı kuruldu ve İngilizlere bağımlı........

© soL