Hayali ihracattan hayali öğrenciye
Önümüze bir Türkiye fotoğrafı konuluyor. Ancak bu karede ne bir umut ışığı ne de geleceğe dair bir çıkış noktası var. Gördüğümüz şey, bu fotoğraftan fayda sağlayanların, holding ve tarikat egemenliğinin ülkeyi sürüklediği, temelleri çürümüş, kolonları çatlamış devasa bir enkazın, bir büyük çöküşün anlık görüntüsü. Bu fotoğrafı doğru okumadan, sadece kadrajın bir köşesini düzelterek bütünü kurtarmanın imkanı yok. Dolayısıyla bu fotoğrafı yırtıp atmalı ve bu güzel ülkeye, insanımıza, kaynaklarımıza hakim, geleceğe uzanan yeni bir fotoğraf çekmeli…
Daha önce bu köşede defalarca değindiğimiz çocuk emeği sömürüsü ve MESEM başlıkları bu yırtıp atmamız gereken fotoğrafın belki de en can yakıcı karesi. Ama bu bile tek başına bir yere kadar anlam ifade ediyor. Çocuk işçilik bir sonuç ve bu sonuca yol veren etmenler başka bir dizi ağır sonuç daha doğuruyor. Elimizi nereye atarsak atalım, hangi konuyu gündeme getirirsek getirelim bir şekilde yine o büyük fotoğrafa ulaşıyoruz. Bu çöküşün toplumda yarattığı tahribattan faydalanan hep aynı bir avuç kesim geliyor gözümüzün önüne. Holdingler ve tarikatlar düzeninin sahipleri Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alıyor.
Sokaktaki vatandaş için Türkiye ekonomisi artık problemlerin alışıldık "enflasyon" veya "kur farkı” gibi olgularla açıklanamayacağı devasa bir soygun düzeni görüntüsünü çoktan aldı. Soygun Türkiye için hiçbir zaman yeni bir olgu olmadı elbette. Ama sistemin kurumları sürmekte olan soygunu görünmez kılma becerilerini de iyiden iyiye tükettiler.
Zengin ile yoksul arasındaki makas, Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir hızla açılırken, Küresel Organize Suç Endeksi verilerine göre........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Waka Ikeda
Daniel Orenstein
Grant Arthur Gochin
Beth Kuhel