menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Stockholm Cinayetleri

18 1
02.11.2025

Birkaç gündür kitapların dünyasında hülyalı bir yolculuğa çıkıyorum. Nefesim kesilerek, zaman zaman kekeleyerek, başladığım cümlenin sonunu getiremeyip başka bir konuya atlayarak, onu diğerine, diğerini berikine bağlayıp bağlayıp çözerek yüreğim gümbürdüyor. Okumak, hazların en büyüğü. Ama en az onun kadar büyük olan ise okunanları paylaşmak, okuduklarım üzerinden söyleşmek, kıyasıya tartışmak, bilmediğim kara deliklerde afallamak, öfkelenerek meydan okumalara yanıt vermeye çalışmak, dipsiz ve karanlık kuyulara düşmek, uzanan bir elin kuvvetiyle kendimi başka denizlerde bulmak…

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın deyişiyle “Ah, bu ruh hafifliği, bu tazelik…” Tam da kitaplar dünyasında söyleşmelerin ve sohbetlerin hissettirdiği bu. Bir devrim rüyası gibi, bir âşk tozu gibi, yıldız parıltısı gibi… Mesuliyet duygusuna eşlik eden işte bu ânda, bu yüzyılda, tarihin şurasında, sizlerle, şimdi yaşıyor ve hâlâ gelecek üzerine umut ediyor olmak. Bundan güzel bahtiyarlık var mıdır ki? İşte böyle, pırpır etmede yüreğim.

Okumalıyız. Birlikte okumalı birlikte tartışmalıyız. Zamanın lime lime olduğu, mekânın tecrit hücresine döndüğü tek kişilik film izlemelerin, tek kişilik kekelemelerin, suskunlukların üstesinden ancak zamanı ve mekânı yeniden örgütleyerek gelebiliriz. Yalnız insan olmak marifet değil, kapitalist gereksinimlerin bizlere dayattığı bir şey… Narsistik pohpohlamalar ile ruh hastası psikopatlara dönüşmemiz için “evrenin” tüm güçleri amade neredeyse. Tükettiğimiz ve sustuğumuz ölçüde makbulüz “büyük patron”a göre. Oysa günümüzde tüm yükleri, zincirleri, dışlayıcı pratikleri yerle bir ederek yan yana gelme imkânları inşa etmek gerek.

Geçtiğimiz günlerde Aleksey N. Tolstoy’un “Göçmenler” romanı üzerine konuştuk arkadaşlarla. Kalabalık değildik ancak heyecanlıydık. Romanın alt adı: Stockholm Cinayetleri. Bu yazı bu kitap üstüne olacak ancak tek bir kitapta durmak, orayı başkasına teyellemeden söz söylemek ne mümkün. Bir sonraki gün de “Cumhuriyet” üzerine konuştuk yine kitaplardan yola çıkarak Penguen Kitap Kulübü buluşmasında. Malum bugünlerde yana yakıla herkes Cumhuriyet’i ve cumhuriyet kavramını epeyce kurcalıyor. Okumalar, tartışmalar, anlamaya çalışmalar, mahkûm etmeler, yok saymalar, kültleştirmeler, ayağı üzerine oturtmaya çalışmalar ya da baş aşağı boş bir korkuluk gibi sallamalar, kopuş diyenler, süreklilik diyenler, kurtuluş ve inşa, kurtuluş ve kopuş, devrim, inkılâp, Mustafa Kemal, Kemalistler, Atatürk, İttihat ve Terakki, Enver Paşa, Talat Paşa, resmî tarih karşıtları, resmî tarih yandaşları,........

© soL