Sömürüye ve emperyalizme karşı direnişle kurtuluş
Emperyalizm; sürekli kaostan beslenir ya da kendisinin sonunu getirecek direniş cephesinin oluşmaması için ülkesel, bölgesel ve küresel ölçeklerde kaoslar yaratır. İki büyük savaş, onlarca bölgesel ya da ülkesel, hatta iç savaşlar başta olmak üzere Türkiye’de birkaç kez olmak üzere birçok ülkede gerçekleştirilen darbeler, ticaret savaşları, hükümet-devlet müdahaleleri, operasyonlar, dünya halklarının kafalarını sürekli karıştırmak ve korku-kaygı-ölüm üçgeninde sıtmaya razı etmek için gerçekleştirilir. Bunun 2001’den itibaren Türkiye’de devreye sokulan uygulamasını da “Yağma ve Yıkım Düzeni” olarak nitelemeliyiz.
Türkiye’yi de içine alan BOP’un adım adım hayata geçirildiğini konuyla ilgili herkes görüyor ve bunun daha büyük yıkımlara yol açmaması için kafa yoruyor. 1990’lı yıllarda Irak üzerinden düğmeye basarak harekete geçen ABD’nin başını çektiği emperyalist blok ve onların yerli işbirlikçileri, ardından Kuzey Afrika’da düğmeye basarak özellikle Libya’da hedeflerine ulaştılar. 2011’de çubuğu tekrar Ön Asya’ya büküp Suriye’de düğmeye bastılar. Irak ve Libya’dan farklı olarak Suriye’de büyük bir direnişle karşılaştılar. Suriye’de -Rusya’nın 2015’te devreye girmesi nedeniyle- sınırlı bir başarı elde ettiler. BAAS ve müttefiklerini iktidardan uzaklaştıramadılar. İşin baş aktörü olan ABD, ülkedeki hatta bölgedeki Kürt siyasi ve askeri hareketlerini yanına çekmeye çalışırken, Türkiye de ne yazık ki Müslüman Kardeşlerin yeni türevleri üzerinden bölgede rol almaya çalıştı. 8 Aralık 2024’te Suriye’nin HTŞ teröristlerine teslim edilmesi sürecinde de Türkiye aktif rol oynadı. Aradan yaklaşık dört ay geçtikten sonra Suriye odaklı Ön Asya’daki tabloya baktığımızda ne görüyoruz?
Bir; Filistin halkının büyük bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımlar, başta toprakları olmak üzere önemli oranda ellerinden alınmıştır. Özellikle 7 Ekim 2023’te Hamas adına yapılan operasyonun (Hamas’a bu eylemin İsrail tarafından bilinçli yaptırıldığını düşünenler de az değil.) İsrail tarafından saldırıya geçmenin bahanesi olarak kullanılmasıyla başlayan süreç, bölgede Direniş Cephesi’ni kuran İran ve müttefiklerinin, başta Lübnan Hizbullah’ı olmak üzere iç ve dış yıkıma uğratılmasına yol açmıştır.
İki; ABD’nin başına silah-enerji-bilişim sektörlerindeki savaşçı oligarkların desteklediği Trump geçince Filistin halkının öz topraklarındaki barınma hakkı da elinden alınmak isteniyor. Bu amaçla Filistin soykırımına dönüşen Gazze katliamlarının ardından burayı Trump ve ekibinin nasıl görmek istediğine ilişkin görüntülerle neyin amaçlandığı net biçimde ortaya çıkmıştır. Körfez ülkelerinin bir benzeri, yani Batılı emperyalist devletlerin, onların uluslararası tekellerinin para aklama, eğlence merkezi haline getirmek istedikleri bir Gazze’yle karşılaştık. Emperyalist kaosun yakın coğrafyamızda hedeflediği manzaraya bakıldığında, bölge ülkelerindeki işçi ve emekçi sınıfların derin uykudan uyanmalarının daha fazla gecikmemesi gerektiği bir döneme girdiğimiz görülüyor. Bu uyanışı gerçekleştirmek, Gazze’de 16 ayda ölen gazetecilerin sayısının modern dünya tarihinde öldürülen tüm gazetecilerin sayısını geçmesi acı tablosuna son vermek için........
© sendika.org
