menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

batı cephesinde ne var ne yok?

15 31
18.07.2025

cesena mağarasındaki silah yakma töreninde en önde yürüyen bese hozat’ın annesi, 92 yaşındaymış. ailesi doğduğunda ona ceylan anlamına gelen xezal adını vermek istemiş, bugün sık kullanılan hazal. ama nüfus memuru bunu kabul etmeyerek adını geyik olarak kaydetmiş. hadi diyelim kürtçe diye xezal’ı kabul etmedi, edemedi. onun yerine örneğin ceylan yazabilirdi, hadi olmadı hazan yazabilirdi, değil mi! bir kız çocuğuna geyik adını uygun görmek, kabul edersiniz ki başka bir hainlik ve bunu makul gösteren milliyetçilik, buna imkân veren bir devlet yapısı ve buna itiraz etmeyi zorlaştıran bir baskı rejimi gerektiriyor.

o yüzden, kürt hareketinin yanlış şeyler yapmış olması ihtimalinde dahi kürtlerin davası haklıdır.

dünya tarihini az buçuk biliyorsak, böyle muamele gören çocukların çocuklarının, silahlarını yakarken dahi “sömürgecilik bitecek, özgürlük kazanacak” demesine şaşırmayız! ama bu tarihsel gerçek, güncel tartışmaları etkileyemiyor, o gerçeği örneğin afrika’da gören, bölgede görmeyi kabul edemiyor. kabul edemiyor derken, devletle ilişkisi vatandaşlıktan öte geçmeyen sıradan insanları kastediyorum yoksa o zamanın şartları öyle yapılmasını gerektiriyordu falan diyerek her türden zulmü makul bulan erkân olduğunun farkındayım.

bugüne dönersek, savaşın sadece politik ve jeopolitik etkilerinden ve sonuçlarından söz ediliyor. oysa toplumsal etkileri en az bunlar kadar önemli.

ikinci dünya savaşı’nın ardından 1945’te, ho şi minh önderliğindeki viet minh vietnam’ın egemenliğini ilan etti, 1954’e kadar, bölgedeki hakimiyetini korumak isteyen fransa’ya karşı gerilla savaşı yürüttü, 1954’te onları yendi ve aynı yıl düzenlenen cenevre konferansı vietnam’ın bağımsızlığını tanıdı. cenevre anlaşmaları ülkeyi geçici olarak kuzey ve güney olarak ikiye böldü ve temmuz 1956’da birleşmeyi sağlayacak genel seçimlerin yapılmasını öngördü. kuzey, bağımsızlık savaşı da yürütmüş olan güçlerin yönetimi altındayken güney, hem kuzey vietnam’da güçlü olan komünizme hem de birleşmeye karşıydı. cenevre anlaşmasını imzalamamış olan abd, 1960’tan sonra, “komünizmin yayılmasını engelleme” amacıyla bölgeye asker gönderdi, vietnamlıların abd savaşı, amerikalıların da vietnam savaşı olarak adlandırdığı çatışma güney asya’ya büyük zarar verdi ve 1975’te, abd’nin yenilerek çekilmesi ve kuzey ile güney’in bir sosyalist cumhuriyet olarak birleşmesiyle sonuçlandı. meraklısının zaten bildiği şeyler, özet geçtim.

asker ve sivil vietnamlı kayıpların sayısı konusunda verilen rakamlar 970 binle 3 milyon arasında değişiyor, hayatını kaybeden kamboçyalı ve laosluların sayısı da 500 binin üzerinde, abd ise sadece 58.220 asker kaybetmiş.

vietnamlı kadınlar arasında da gerillaya katılanlar vardı, abd askerleri onları ele geçirdiklerinde, öldürmeden önce tecavüz ediyordu. bazı kadınlar toplu tecavüze uğruyor, hem onların hem de çocukların kolları bacakları öldürülmeden önce kesiliyordu. birçok vietnamlı kadına, tıpkı kore’de olduğu gibi zorla seks köleliği yaptırılıyordu. bu kadınların yanı sıra amerikalı askerlerle flört eden, onların kendileriyle evlenip abd’ye götüreceği hayalini kuran kadınlar içinde hamile kalanlar, bu çocukları doğuranlar oldu. abd’nin kullandığı portakal gazı, yetişkinleri, çocukları hatta anne karnındaki fetüsleri etkiledi. [1]

belki adını bile bilmedikleri bir toprağa, hiçbir fikirleri olmayan bir konu için savaşmaya giden ve yukarıda andığım suçları ve çok daha fazlasını işleyen askerler vietnam sendromu olarak tanımlanan bir durumda döndü ülkelerine. amerikan sineması onyıllar boyu bu adamları “anlamaya çalışan” filmler yaptı. agresiftiler, gündelik hayatı uyum sağlayamıyorlardı, içki ve madde bağımlısı olmuşlardı ve sürekli olarak şiddet olaylarına karışıyorlardı. vietnamlılara cehennemi yaşatmış olan, gözünü kırpmadan sivilleri, çocukları katleden bu adamları........

© sendika.org