Yeni Aşk-ı Memnu´muz hayırlı olsun!
Kıskançlık… En eski, en tanıdık duygularımızdan biri. İnsanlık tarihi boyunca nice hikâyeye, nice trajediye konu olmuş, kimi zaman aşkı güçlendirmiş, kimi zaman da en büyük felaketlerin sebebi haline gelmiş. Nahid Sırrı Örik’in 1937’de yayımlanan ve edebiyatımızın en güçlü psikolojik romanlarından biri sayılan ‘Kıskanmak’, işte bu duyguyu en çıplak, en keskin haliyle ele alıyor. Şimdi de dizi uyarlaması olarak karşımızda. Daha ilk bölümden itibaren, bu zamansız duygunun insanı ne kadar ileri götürebileceğine dair güçlü bir sorgulama başlatıyor.
Dizinin açılışıyla birlikte kıskançlığın yalnızca basit bir duygudan ibaret olmadığını, insanın benliğini yavaş yavaş ele geçiren bir tür iç yangına dönüştüğünü görüyoruz. Bir karakterin hissettiği küçücük eksiklik, başka birine duyduğu kıskançlıkla birleşince zamanla hayatını şekillendiren bir saplantıya dönüşebiliyor. Ve bu sadece hikayedeki tek bir karakterin yangını değil. Zincirleme bir afet gibi. İzleyici empati kurmaktan kendini alamıyor. Dizinin başarısı da işte tam burada yatıyor.
Oyunculuklara gelirsek… Kadro oldukça etkileyici. Cast seçiminde en tartışmalı karakter ise kuşkusuz Seniha. Romanda çirkin, içine kapanık ve ezilmiş bir figür olarak tasvir edilen Seniha için Özgü Namal’ın seçilmesi başta yanlış bir tercih gibi görünebilir. Ancak Namal, sahnedeki kudretiyle, mimikleriyle ve ses tonuyla öyle bir performans ortaya koyuyor ki, izleyici kısa sürede bu tereddütü unutuyor. Hatta Seniha’yı daha da katmanlı, daha da güçlü bir şekilde görmemizi sağlıyor. Mehmet Günsür, yüzündeki berrak ve güven veren ifadeyi ustaca tersyüz ederek, Halit’in kibirli ve itici ruhunu ekrana taşıyor; böylece güzelliğin ardında gizlenen karanlığı seyirciye çarpıcı biçimde hissettiriyor.
Hafsanur Sancaktutan belki........
© Şalom
