menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sırrı´ydı bu!

7 0
09.05.2025

Bu yazıyı Sırrı’yı beklerken yazmaya başladım. Sırrı Süreyya Önder. Levent Camii’nde kılınan namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığına gelecekti. Yaşarken bir yere ait olmadığı ama artık ebedi evine girecekti birazdan. Binlerce insan onu bekliyordu. Daha mezarlığın girişinde, yollarda, iç yollarda, her yer kalabalıktı.

Mezarının yanı başındaki ağaca tırmanan gençler, onu son kez görebilme umuduyla zar zor tutunuyordu. Ülkenin kırılgan demokrasisinin dallarını tutuyorlardı adeta. Ne olacağını bilemeden…

O kadar kalabalıktı ki; Sırrı’nın mezarını görmek mümkün değildi. Ünlü/ünsüz siyaset dahil birçok insanın cenazesine gittim. Böyle bir kalabalık, hele ki mezarlıkta daha önce denk gelmedim. Hayatta çok az kişiye nasip olur sanırım böyle uğurlanmak.

Üstelik laf olsun, adet yerini bulsun diye değil gerçekten Sırrı için saatlerce beklediler.

Kimi üzüntüsünü sigaradan çıkarıyordu, kimi sessiz öylece boşluğa bakıyordu, kimileri yanındakiyle konuşuyordu. Sırrı gelene kadar kimse eksilmedi aksine çoğaldı.

Ben, ezilmekten son anda vekiller sayesinde kurtuldum. Kendimi, Özgür Özel’in yanında bulduğum an, Sırrı’nın mezarını gördüm. Arkadan istemsizce itenlerden hiç bahsetmiyorum. Zar zor dışarı çıktım diyebilirim…

Büyük bir savaşın diyalog köprüsüydü Sırrı. İki tarafa ayrılan saflarla, konuşabilen onları gönül köprüsünden cesaretle geçirmeyi isteyen çabası hiç bitmedi. Bu uğurda hapis de yattı, yine bitmedi.

Ben, Sırrı’yı ilk kez 2008 civarı Sinan Çetin’in ofisinde tanıdım. Aylar sonra bir akşam........

© Şalom