Hikmetsizlik Aklın Skandalıdır
Çok değerli, eski bir siyasetçi ve şimdilerde eğitim hizmetlerine ağırlık veren bir arkadaş anlattı. Eskiden, siyasî gezilerinin birinde, yolları içki içilen bir mekâna düşer. İçki masalarında toplanan insanlara, bir şeyler anlatmak isterler. Birine yaklaşırlar ve biraz konuşabilir miyiz, derler. Oradakilerden biri, yüzünü dahi çevirmeden bunların bir hayır için para topladıklarını zannederek "Şimdi size verecek paramız yok." diye bunları başlarından savmak ister. Arkadaş "Hayır, para toplamıyoruz, sadece size para vermek için bir teklifimiz var" der. Bu sefer de içki masasındaki adam arkadaşa yönelir ve "buyur" der. "Sana bir milyon dolar vereceğim ama şu masadaki içki şişesini götürüp Kâbe'ye dökeceksin" der. Teklifi dinleyen adam, biraz doğrulur, diklenir "Biz içiyoruz ama bu şişeyi götürüp Kâbe'ye dökecek kadar da alçalmadık" der. Bu sefer de arkadaşımız taşı gediğine koyar. "Tamam da Kâbe'yi neticede insan yapmıştır. Yani insan elinin ürünüdür, insan yapısıdır. Sen ise, orijinal Allah'ın kâbesisin. Onun sanatısın, Kâbe'den de değerlisin. Kâbe'ye dökmeden çekindiğin ve çirkin gördüğün bu içkiyi, Allah'ın yapısı olan ağzına nasıl döküyorsun?" Adam şaşırır, irkilir, afallar, ağlamaya ve kendine gelmeye başlar.
Bir insan, elinde altından yapılmış bir çekiç olsa, bunu taş yontmada kullanır mı? Kullanabilir ama her vuruşunda belki on kuruş kazanır, yirmi lira kaybeder. Altın kıymetindeki aklımızı, gözümüzü, ağzımızı, elimizi nereye harcıyoruz? Neyin kazanımında kullanıyoruz. Her iki örnekte de insanın yaptığı fiillerden haberinin olmayışı, çok değerli cihazlarını değersizleştirmesi, hikmetten habersiz oluşuyla mümkündür.
Hikmetten habersiz olmak... Kendi........
© Risale Haber
