menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Eski Said’in Mühim Talebesi ve Yeni Said’in Avukatı: Mehmed Mihri Hilav-3

10 16
12.11.2025

Değerli dostlar! Bu yazımızda Mehmed Mihri Helav ağabeyin Cumhuriyet dönemi hayatı ve Bediüzzaman Said Nursi’ye avukatlık yapması konusunu ele almaya çalışacağız. Risale-i Nurlarda soyadı Helav olarak yazıldığı için bizde bu yazımızda Helav’ı kullanmayı tercih ettik.

Mehmed Mihri Helav, Cumhuriyetin ilk yıllarında var olan tek parti baskıcı yönetimi nedeniyle köşesine çekilir. Daha ziyade çocuklarının eğitimine ağırlık verir. 1930’lu yıllardan itibaren yazı hayatına geri döner ve Avukat Mehmed Mihri adıyla yazdığı “Fuzuli Divanından” kitabını 1937’de yayınlar. 1943 yılında da Mehmed Mihri Helav imzasıyla “Ahlak Yükseliş Kaynağı ve Mutluluk Ocağıdır” adlı kitabı yayınlanır.1 Mehmed Mihri, kitapların yanı sıra Dicle Kaynağı (1948), Hetawî Hewlêr (1955-56), Gelawêj ve Zarî Kurmancî2 ile Irak’ta yayınlanan Jin Dergisi’nde3 çoğunlukla Kürtçe olmak üzere yazılar yazar.

Mehmed Mihri Helav’ın tek parti döneminde Üstad ile görüşmeleri konusunda bilgimiz yoksa da habersiz olduğunu da sanmıyoruz. Çünkü bu dönemde Bediüzzaman irtibatları olan Seyyid Şefik Arvasi ve Abdürrahim Zapsu ile görüşmeleri devam etmiştir.4 Elbette bunlardan Bediüzzaman Said Nursi ile bilgileri almıştır.

1949 yılında Üstad, Mustafa Sungur Ağabeyi Mihri Helav, Eşref Edip gibi dost ve talebeleri ile görüşmeye göndermiştir. Sungur şöyle anlatıyor: “Üstad Hazretleri beni 30 Eylül 1949 günü, mahkememizi müteakip babamla İzmir'e gönderdi. Ben Üstadımdan ayrılmak istemiyordum. Babamla beraber İzmir trenine binip iki istasyon sonra, istasyonun birinden inip kaçmayı tasarlamıştım. Üstadımızla beraber ikindi namazını kılarken, içimden, 'Kat'iyyen ayrılmam' diyordum. Üstadımız namazı ve tesbihatı müteakip geriye dönerek; 'Sen mutlaka gideceksin. Hem İzmir'e uğrayacaksın, hem İstanbul'a uğrayıp Eşref Edip, Mihri Helav, Vecihi gibi dostlarımla görüşeceksin, hizmet var.' diye ihtarda bulundu. Ve onlara söylenecek meseleleri tevdi buyurdular.”5 Sungur Ağabey, Mihri Helav ile görüştükten sonra durumu bir mektupla Üstad’a bildirmiştir.6

Mustafa Sungur ağabey, Mehmed Mihri ve Eşref Edip Fergan gibilerin Üstad’a yaklaşımlarını şu sözlerle dile getirir: "Mihri Helav'dan ve Üstadımızın eski bir dostundan Hz. Üstada ait bazı hatıralar dinlemiştim. Mihri Helav avukat idi ve Üstadımızın Van'daki Horhor medresesindeki talebelerindenmiş... Eşref Bey ise, yeniden hayat bulmuş gibi idi. Uzun bir devreden sonra ve artık din Anadolu'dan ortadan kalkmaya yüz tutmuş bir vaziyet-i elimanede zan olunduğu, ümitsiz, tesellisiz bir hicran haletinde iken, eski bir dostu, hürmetkârı olan Bediüzzaman Said Nursi'nin Anadolu’da yeni bir gençlik, bir nesl-i cedid, Nur talebeleri camiası olarak meydana çıkışını, yeni bir ba'su bade'l-mevt telâkki ediyordu."

"Onlar Üstadı, devr-i Meşrutiyette uzun uzun görmüşler, görüşmüşler, tanışıp sevişmişlerdi. Eski asarı ile Nur Üstadı tanıyorlardı. Büyüklüğüne, muazzam şahsiyetine, fevkalade kabiliyetine, harika dehasına şahit idiler. Lâkin Said-i Meşhurun devr-i Cumhuriyette, müteselsil tazyikler, hapisler ve nefiylerden sonra, Risale-i Nur Külliyatı adı altında yeni bir eserler serisini ve ona bağlı hâdim Nur talebeleri cemaatini bilmiyorlardı, düşünmüyorlardı, görmemişlerdi. Hatırlarında fevkalâde hürmet ettikleri Eski Said, Bediüzzaman mânâsına ilâveten Yeni Said'in böyle bir cemaat ve eser külliyatı ile yeni âleme zuhurunu, hakikaten fevkal-had, müthiş ve muhteşem bir hadise olarak, hayretle ve şükranla karşıladılar. Ve ümitsizlikten sıyırılıp Said'den ve cemaat-ı Nuriye’den taze bir hayat alarak, hizmete, neşriyata ve mücahede-i mâneviyeye başladılar."7

Eski Said’in talebelerinden ve Hutuvat-ı Sitte eserinin dağıtıcılarından olan Tevfik Demiroğlu da Mihri Helav’ın Üstadı ziyaretine dair bir hatırasını şöyle anlatır: "Üstad, Eşref Edip Bey'in Sebilürreşad Mecmuasıyla çok yakından ilgilenirdi. Eşref Edip Beyi çok severdi. Hatta son görüşmemizde Avukat Mihri Helav'a 'Bak Mihri, Eşref Edip Bey günahlarını affettirdi. İslâm'a çok hizmet etti. Ya sen ne yapıyorsun?' dedi. O da 'Dua buyurun, ben de inşaallah bir şeyler........

© Risale Haber