menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çocuk Edebiyatı ve Mizahın Gizli Gücü

15 1
yesterday

Hâlâ çocuk kitaplarının önemli bir kısmı didaktik bir tonda yazılıyor. Çocuklara öğüt vermeyi, nasihat etmeyi merkezine alan, yukarıdan aşağıya kurgulanan, “hiyerarşik” kitaplar baskın durumda. Oysa çocuklara öğüt vermektense, onlarla gülmeyi başaran kitaplara ihtiyacımız var. Çünkü gülmek, çocuğun kalbine giden en kısa yol olduğu kadar, yetişkinlerin ruhunu da iyileştiren en etkili ilaç aslında.

“Gülmek iki insan arasındaki en kısa mesafedir.”

Victor Borge



Geçenlerde kızımla birlikte Pippi Uzunçorap’ı yeniden okuduk. Pippi, kurallara aldırmayan, haylaz ama bir o kadar da hayat dolu bir karakter. Kitabı bitirdiğimizde kızım kahkahalara boğuldu. Ben ise bir yandan şunu düşündüm: Çocuk edebiyatında mizah neden bu kadar güçlü bir araç?

Cevap aslında çok basit. Çocukların dünyasında mizah bir “araç” değil, bizzat yaşamın kendisi. Çocuklar sorunları şakaya vurduklarında, dünyayı daha katlanılır hale getiriyorlar. Biz yetişkinler ise çoğu zaman bu beceriyi yıllar içinde kaybediyoruz. Hayatın ciddiyeti, gündelik kaygılar, ekonomik zorluklar, iş stresi, hastalıklar, ölümler derken gülmeyi unutuyoruz.

Roald Dahl’ın “Matilda”sındaki alaycı mizah, Astrid Lindgren’in Pippi’sinin özgür ruhu ya da Lewis Carroll’un Alice Harikalar Diyarında’sındaki absürt espriler… Hepsi farklı coğrafyalarda çocuklara da yetişkinlere de mizahla, dil oyunlarıyla, absürtlüklerle, mantıkla alay ederek hem kahkaha atma hem de çok katmanlı bir düşünme fırsatı sunuyor.

Oysa mizah, sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de bir hayatta kalma stratejisi. Bir kahkahanın, bir tebessümün ruh sağlığı üzerindeki iyileştirici etkisini bilim insanları yıllardır söylüyor. İsviçreli bilim insanlarını beklemeye de gerek yok. Yıllardır yapılan araştırmalar, gülmenin stres hormonlarını azalttığını, bağışıklık sistemini güçlendirdiğini, hatta insan ilişkilerinde empatiyi artırdığını ortaya koyuyor. Yani aslında gülmek, bir lüks değil, en temel ihtiyaçlarımızdan biri. Bir nevi, insan hakkı…

İşte bu yüzden çocuk edebiyatındaki mizahı yalnızca çocuklara hitap eden bir eğlencelik olarak görmek büyük hata olur. O sayfalardaki kahkahalar, biz yetişkinlerin de karanlık köşelerini, neşeyi boğan girdaplarımızı aydınlatıyor. Bir çocuğun gözünden yazılmış esprili bir hikâye, gündemin kasvetli başlıklarından çok daha öğretici olabiliyor.

Türkiye’de Mizahın Yeni Adresi: Çocuk Edebiyatı Yarışması

Tam da bu nedenle, bu yıl düzenlenen Sadık Uygun 3. Çocuk Edebiyatı Yarışması ayrı bir değer taşıyor. Yarışma, hem genç yazarları desteklemek hem de devlet okullarında okuyan, ekonomik olarak bursa ihtiyacı olan öğrencilere burs sağlamak amacıyla düzenleniyor; çoklu faydalar sunmayı hedefliyor.

Yarışmaya ismi verilen Sadık Uygun, öğretmenlik, milli eğitim müfettişliği ve emekli olduktan sonra da 20 yıl yayıncılık yapmış, onlarca ders kitabının yazarı, Cumhuriyet aydını bir eğitimci… 1997 yılında “öğretmen eksenli ve öğrenci merkezli” olarak tanımladığı Sadık Uygun Yayınevi’ni kurmuş. Kendisinin ölümünün ardından ailesinin üstlendiği bu proje hem onu anmak hem köy okullarına ve öğrencilere verdiği desteği sürdürmek gibi sembolik bir anlam ifade ediyor.

8–12 yaş grubuna yönelik eserlerin yer alacağı ve 18 yaşını tamamlamış herkesin katılabileceği yarışmanın bu seneki teması, mizah romanı. Bu türdeki romanlardan düzenleme kurulunun elemesinden geçtikten sonra finale kalan beş eser yazar, gazeteci, psikolog, eğitimci, sanatçı gibi çeşitli alanlarda faaliyet gösteren jüri üyelerine gönderilecek. Onların yapacağı değerlendirmeye göre ilk üçe giren eserlerin yayınlanmasından elde edilen gelir, öğrencilere burs olarak dağıtılacak.

Son başvuru tarihi 14 Şubat 2026, yarışmanın sonucu ise 20 Haziran 2026 tarihinde açıklanacak.

Ben de jüri üyeleri arasında yer alıyorum ve şimdiden büyük bir heyecan duyuyorum. Diğer jüri üyeleri arasında psikiyatrist ve psikoterapist Dr. Agah........

© Perspektif