Denizde İnsani Geçiş: Sumud Filosu’nun Hukuki Çerçevesi
Sumud Filosu meşru bir insani yardım konvoyudur ve bu filonun engellenmesi hukuka aykırı olacaktır. Devletler, filonun güvenliğini sağlayarak geçişini aktif biçimde korumalıdır; bu yaklaşım hem hukukun gereğini karşılamakta hem de ağır insani ihtiyaçların giderilmesi için zorunlu bir adım oluşturmaktadır.
- ABDÜLKADİR TOK
- 12 Eylül 2025
Gazze’de siviller ağır bir yıkımla karşı karşıya. Uzun süredir uygulanan abluka ve bugün gelinen noktada toplu cezalandırmaya varan uygulamalar, temel ihtiyaçlara erişimi fiilen kesiyor. Gıda, su, ilaç ve tıbbi hizmet eksikliği can kayıplarını artırıyor; hayatı sürdürecek asgari koşullar ortadan kalkıyor. Bu gerçek, insani yardımın “isteğe bağlı” bir tercih değil, gecikmesi dahi ağır sonuç doğuran açık bir zorunluluk olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda Sumud Filosu, sivil ve insani amaçla hareket eden meşru bir girişimdir. Yükü insani, yöntemi barışçıldır; hedefi sivillerin hayatta kalması için gereken desteği ulaştırmaktır. Uluslararası hukuk, böyle bir girişimin genel ve önleyici biçimde engellenmesini kabul etmez. Devletlerin görevi, geçişi güvenli ve düzenli biçimde sağlamak ve insani yardımın ulaşmasını temin etmektir. Kısaca: Ortada ağır bir insani ihtiyaç vardır ve yardım zorunludur. Dolayısıyla Sumud Filosu meşrudur ve engellenemez.
İnsani Yardım Gemisine Müdahale Edilemez
Sivil ve insani amaçla hareket eden bir gemi, barışçıl seyrüsefer hakkını kullanır ve kural olarak bayrağını taşıdığı devletin yetkisine tabidir. Açık denizde üçüncü devlet müdahalesi istisnadır; somut, yakın ve doğrulanabilir bir tehdit gösterilmeden durdurma, alıkoyma ya da zorla rotayı değiştirme hukuken meşru değildir. Bu çerçeve, insani yardım gemilerinin “genel ve önleyici” şekilde engellenmesini dışlar; müdahale yalnızca kanıta dayalı, dar kapsamlı ve kısa süreli ise gündeme gelebilir.¹
İnsancıl hukuk, sivillerin temel ihtiyaçlarına erişimin korunmasını emreder. Açlığa yol açacak uygulamalar yasaktır; bu nedenle insani yardımın akışına yönelik toptan engelleme kabul edilemez. Yardımın niteliği şeffaflaştırılmış, yük listesi açıklanmış ve bağımsız doğrulama mümkün kılınmışsa, doğru yaklaşım engellemek değil geçişi güvenle sağlamaktır. Aksi tutum hem seyrüsefer serbestisine hem de sivillerin korunmasına aykırılık oluşturacaktır.²
Yakın dönem değerlendirmeleri de bu ilkeleri teyit etmektedir. Denizde insani konvoylara yönelik müdahaleler, ancak ciddi ve doğrulanabilir bir tehdit ortaya konulduğunda ve daha hafif önlemler yetersiz kaldığında sınırlı biçimde meşru sayılabilir. Somut tehdit yoksa, insani amaçla hareket eden gemilerin önünü kesmek hukuk dışı bir kısıtlama olarak değerlendirilecektir.³
Abluka Hukuka Aykırıdır; Yardımın Önü Açıktır
Gazze üzerindeki abluka 2007’den bu yana sürmektedir. Bu rejim temel ihtiyaçlara erişimi sistematik biçimde kısıtlamakta, özellikle çocuklar ve savunmasız gruplar üzerinde ağır insani sonuçlar doğurmaktadır. Birleşmiş Milletler kurumları 15 yılı aşan bu kısıtlamanın sağlık, eğitim ve güvenli yaşam hakkı üzerinde kalıcı etkiler yarattığını belgelemiş bulunmaktadır. Bu bulgular ablukanın sivillerin gündelik hayatını çok yönlü şekilde felce uğrattığını ortaya koymaktadır.⁴
Nitekim sivillerin gıda, su ve tıbbi malzemeye erişimini yapısal olarak kesen bir abluka uluslararası hukuka aykırıdır. Uluslararası insancıl hukuk sivilleri açlığa mahkûm etmeyi kesin olarak yasaklamaktadır. Aynı çerçeve insani yardımın ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlama yükümlülüğünü açıkça ortaya koymaktadır. Hukuka aykırı bir ablukayı gerekçe gösterip denizde insani yardım gemisini durdurmak, ek bir ihlal teşkil etmektedir. Dolayısıyla, olası bir müdahale elbette meşru sayılmayacaktır.⁵
Uluslararası Adalet Divanı 19 Temmuz 2024 tarihli danışma görüşünde işgal altındaki topraklarda sivillerin korunması gerektiğini vurgulamaktadır. Divan insani erişimin kesintiye uğratılmasının hukuka aykırı sonuçlar doğurduğunu açıkça belirtmektedir. Divan ayrıca üçüncü devletlerin hukuka aykırı bir durumu pekiştirecek hiçbir eylemde bulunmaması gerektiğini ifade etmektedir. Bu ilke, denizde insani yardım taşıyan sivil gemilerin önünün kesilmesini de kapsamaktadır. İnsani yardım gemisini durdurmak, sivillerin temel ihtiyaçlara erişimini engellemekte ve hukuka aykırı durumu derinleştirmektedir. “Bu nedenle yapılması gereken, yardım akışını sağlamak ve geçişi fiilen güvence altına almaktır. Devletler yalnızca ulaştırmayı temin etmekle değil, hukuka aykırı engelleri önlemek ve gidermek için somut tedbirler almakla da yükümlüdür. Bu yaklaşım, hem Divan’ın ortaya koyduğu çerçeve ile uyumlu olmakta hem de sahadaki sivillerin yaşam hakkını ve onurunu korumaktadır.⁶
Sumud Filosu Meşrudur ve Korunmalıdır
Sumud Filosu sivil ve insani amaçla hareket etmektedir. Yükü gıda, su, tıbbi malzeme ve temel ihtiyaçlardan oluşmaktadır. Bu amaç ve içerik, filonun uluslararası hukuk bakımından meşru bir insani yardım girişimi olduğunu göstermektedir.........
© Perspektif
