Okumalar, değinmeler
Mart ayının sonlarında “Okumalar, değinmeler”e yeni bir patika oluşturmak için iki kitap karşısında kararsız kaldım. Yoksulluk Halleri ve Direnmenin Estetiği.[1] Yine o günlerde, 19 Mart ile başlayan protesto eylemleri sırasında Sadiye Hanım ile yapılmış bir röportaj’a denk geldim. Sadiye Hanım 75 yaşında. Protestolara katılan İspark çalışanı oğlu gözaltına alınmış. Şunları söyledi:
“30 yaşında dul kaldım. 12 bin lira maaş alıyorum. Çocuklarım için ayaktayım. (…) Yokluk çektik, yemedik, içmedik. 75 yaşındayım hala basamak siliyorum. Basamak siliyorum ki kimseye muhtaç olmayayım.”
Sadiye Hanım, basamak silen başka birini, Yoksulluk Halleri’nde tanıdığım İsmet Hanım’ı hatırlattı. Anası ve kızı ile yaşıyordu. Evi geçindiriyordu. Evdekilere belediyede çalıştığını söylemişti. Merdiven temizlediğini onlardan gizliyordu :
“Şöyle, ben açık konuşayım, arada bir merdiven siliyorum. Bunu çocuğum da bilmiyor. (…) öyle zaman geldi ki, bunu samimiyetimle söylüyorum, sobada eski ayakkabı yaktım da çocuğum ders çalıştı. Ama bugün, Anadolu Teknik Lisesi’ni kazandı. (…) Yani, çocuğumu stresten uzak tuttum ona hiçbir şey söylemeden.” (Yoksulluk Hallleri, 2001 tarihli söyleşi)
İsmet Hanım ve kızı bana başka bir ana-kız’ı, Antakyalı kadını ve üniversite sınavlarına hazılanan kızını çağrıştırdı. İsmet Hanım’ı aktardığım yazılarda bu çağrışımı açmadım çünkü yazı şişecekti. (Yazı, şişmemesi gereken bir şey galiba. Düşüncenin, ifadenin takip ve kabul edilebilir bir yatakta akması… Başka yatak tasarımları da mümkündür belki, mesela sigara dumanı gibi dağılabilen bir akış, salınım. Adeta bulutumsu. Neyse…)
Antakyalı kadın, ev temizliğine gidiyordu. Eşinden miras küçük bir evi ve maaşı vardı. Semt pazarlarına ucuzluk saatlerinde giderdi. Market alışverişlerinde indirimleri takip ederdi. Evlerimiz yakındı. Bir şeyler pişirdiğinde bana da bir tabak ayırırdı. Bira severdi. Bira alır ziyaretlerine giderdim.
Anne hayat zorluğundan söz ediyor, kızı okusun diye her fedakârlığa katlandığını sık vurguluyordu. Kız çocuğunun bu tekrarlardan bunalmış olduğunu hissettim. Anneye bu tekrarların genç kıza iyi gelmeyebileceğini söyledim. “Haklısın” dedi ama, yorgundu, anlatmaya ihtiyacı vardı.
Anlatma ihtiyacı, “derdini dökememek” konusuna geliyor. İsmet........
© P24
