Selahattin Demirtaş ve Cezaevleri İçin Geri Sayım Başladı
Bir yazı yazdık, ne “organize itibar suikastçılığımız” kaldı, ne “manipülatörlüğümüz”… En sonunda yazı, “milli güvenlik sorunu” dahi ilan edildi.
24 Nisan’da yayınlanan, 25 Nisan’da erişim engeli kararı alınan, bu kararın 28 Nisan’da tebliğ edilmesinden sonra zaten yayından kaldırılan bir yazı için tekzip üzerine tekzip gönderilmesini ise saymıyorum bile.
İroniktir ki sayılan hiçbir sıfatla uzaktan yakından ilgisi olmayan, iddia edilenlerden zerre kadar çıkar ve menfaat sağlamayan, bin bir ekonomik zorluk içinde bağımsız gazetecilik yapmaya çalışan, her şeye rağmen hiçbir siyasi parti veya yapıya yaslanmayan ben, bunlarla suçlandım. Fıkra bu kadar. Sorum da şu: Peki, şimdi kime itibar suikastı yapıldı?
Tabii ki bunlardan daha önemli gündemlerimiz var bizim. Sırrı Süreyya Önder’i kaybettik. Bir ömür boyu inandığı barışın peşinde koşan, herkes tarafından sevilen ve herkesi sevebilen, ölümüyle dahi barışı güçlendiren ve toplumu birleştiren Sırrı Süreyya Önder’i.
Gördük ki kiminin onunla bir direniş anısı var, kiminin insani paylaşımı, kiminin ise sanat sohbeti. Birbirinden farklı düşünen, hatta karşılıklı kutuplaşarak ötekinin gözünü oymak isteyen milyonlarca insan, aynı kişiyi sevmiş meğer.
Barış da zaten tam olarak bu değil miydi, bambaşka düşünce ve inançlara sahip olsan da karşındakini öldürmeye, yok etmeye, susturmaya çalışmadan, yok saymadan, saygı duyabilmek, hatta ortak paydada bir araya gelebilmek.
Bakın bunlar, her babayiğidin başarabileceği işler değil. Sırrı Süreyya Önder........
© P24
