Sırrı ve Nihat ile görüşmelerimden çıkardığım sonuç: Duygusal stresin bedelleri
SIRRI İLE NİHAT
Üç hafta önceydi...
Nihat Genç hastaneden taburcu olunca, “geçmiş olsun” telefonu açtım. Sesi iyi geliyordu, kısa bir sohbet ettik.
Tesadüf, hemen arkasından Sırrı Süreyya Önder telefonla aradı. Nihat’ın durumunu söyledim. “Biliyorum” dedi, “ben de konuştum...”
Bu ilişkiler kimilerine şaşırtıcı gelebilir! İnsanların arkadaşlığı ne badirelerden geçer. Bizler de kimi zaman sert yazılar kaleme aldık, tartıştık, bunlar fikir farklılıklarıdır. Ki yapılması da gerekir. Polemikler dargınlıklara sebep olmaz.
Nihat Genç ile 15-20 yıldır tanışırız, “kalem yoldaşlığı” yaptık.
Sırrı ile ise, bugünlerde pek kimseler bilmez, kırk küsur yıl önce “kamyonculuğu” döneminden tanışırız! Hem kamyon şoförlüğü yapar hem de istihbarat şefi olduğum 2000’e Doğru dergisine haberler gönderirdi! Yıllar sonra dizi çalışmaları bile yaptık. Hiç kopmadık…
Sırrı ile telefonda Nihat’ı “çekiştirdik!” Aynı fikirdeydik; kalemini edebiyat için kullansaydı büyük yazar olurdu. Ki Yaşar Kemal ile yarışırdı, o derece…
Sonra sohbetimiz hastalığa geldi; Sırrı da benzer hastalıktan muzdaripti. Nihat gibi onun da sonuçları iyi çıkmıştı…
Telefondan sonra şunu düşündüm:
İDAM HÜKMÜ ERTELENMİŞ GENÇLER
BirGün gazetesi almayı kiminize absürt gelecek sebeple bıraktım: Ölüm ilanları!
Bir dönemin ağır yükünü çekmiş devrimcilerin, genç denecek yaşta hayatlarını kaybetmesi psikolojimi etkiliyordu.
İşte… Nihat 1956, Sırrı 1962 doğumlu. İkisinin de bugün zorlu süreçten........
© OdaTV
