Orta Doğu'nun yeni felaketi
Küresel ısınmanın insan eseri mi yoksa doğal bir olgu mu konusunda hâlâ tartışanlar var ama dünyada bir iklim değişikliği olduğu inkâr edilmez bir gerçek. Ve bizim için daha önemlisi bu sürecin merkezinde adına “Büyük Orta Doğu” da denilen bölgenin bulunması. Türkiye’nin ve bölgenin 2040 yılında müthiş bir sıcaklık artışıyla, kuraklıkla ve beraberinde ortaya çıkacak sorunlarla boğuşuyor olacağı bilim insanları tarafından önemle vurgulanıyor.
Yapılan araştırmalara göre Genişletilmiş Orta Doğu bölgesindeki sıcaklık artışları bugüne dek dünyanın diğer bölgelerine göre 2 misli fazla olmuş. Bundan sonraki dönemde de başka coğrafyalardan en az 2-3 derece fazla olacak. Ve bu durum zaten bazı bölgeleri çöl ya da şimdiden çölleşmiş olan bu yöreyi dünyanın geri kalanına göre çok değişik ve olumsuz senaryolarla karşı karşıya bırakacak. Bu senaryolar içinde sadece kuraklık, orman yangınları ve ısınma yok, sel baskınları, fırtınalar, toprak kaymaları, kıtlık, açlık ve salgın hastalıklar da bulunuyor.
Doğu’da Orta Asya ülkelerinden Batı’da Fas’a kadar uzanan aşırı ısınacak bölgedeki ülkelerin İsrail hariç hepsi Müslümanların çoğunlukta oldukları yerler. Bölgenin baskın özelliği Arap kültüründen yüksek oranda etkilenmiş olması. Şimdi bu ülkelerde 21’inci yüzyılın ilk yıllarında başlayıp önemli ekonomik, sosyal ve siyasal sonuçlara yol açan iklim değişikliğinin daha da hızlanmasıyla topyekün bir kültürel çöküş ihtimali ortaya çıkıyor. O kadar ki bölgede egemen yaşam biçiminin, geleneğin son günlerini yaşıyor da olabiliriz.
GEÇ ANTİK KÜÇÜK BUZUL ÇAĞI
Nasıl Arap uygarlığının gelişmesi ile MS 536 civarında başlayan bir soğuma dönemi yani “Geç Antik Küçük Buzul Çağı” birbirleriyle çakıştı ise içinde yaşadığımız ısınma dönemi de belli bir Arap çağının sonu olabilir. Batı dillerinde adına LALİA (Late antique little ice age) denilen 536-660 yılları arasında yaşanan dünyanın çeşitli yerlerinde volkanların aynı anda patlamasıyla tetiklenen bir küresel soğuma ve güneş radyasyonunda azalma dönemi vardır. Uzmanlar bu dönemin Arabistan yarımadasında yaşayanlar için son derece olumlu koşullar oluşturduğu ve “Arap yayılmasını” başlattığı kanısındalar. Görüldüğü gibi iklim değişiklikleri tarihte çok önemli.
Dünyanın geri kalanını soğuktan perişan eden bu küçük buzul çağı Araplar için ters etki yapmış. Çöllerin yeşermesini, deve sürülerinin otlayabileceği çayırlar oluşmasını sağlamış. Giderek artan Arap nüfusunun Kuzeye doğru yayılmasını ve tüm Orta Doğu ile Kuzey Afrika’yı işgal edebilmesini mümkün kılmış.
Bugün tabii küresel soğuma değil tam tersine ısınma var. Ve en çok ısınma da Orta Doğu'da. 21’inci Yüzyılın başlangıcıyla bugünü karşılaştırırsak bu coğrafyada o günlerin güçlü Arap liderlerinin ve devletlerinin birer birer yok olduklarını görürüz.
Saddam’ın Irak silahlı kuvvetleri için dünyanın dördüncü güçlü ordusu deniliyordu. Suriye gelecek vaat eden bir ülkeydi. Esat ve eşi birçok Batı ülkesine davet ediliyor, yatırım önerileri birbirini takip ediyordu. Kaddafi o kadar güçlü idi ki siyasal partilere yaptığı bağışlarla Fransa gibi ülkelerde seçim sonuçlarını etkiliyebiliyordu. Mısır, Cezayir, Sudan hepsi etkili rejimlerdi. Şimdi hepsi darmadağın. Ayakta kalabilenler küçük petrol şeyhlikleri ve bu doğal zenginliklerinin yanı sıra kendilerini tamamen ABD’ye emanet etmiş olan Suudi ve BAE oldu. Bölgenin bir parçası sayarsak Türkiye diğerleri kadar darbe almış değil, ama zaten ülkemiz NATO üyesi ve tüm çabalara rağmen Arap aleminde değil.
ORTA DOĞU’DA YÖNETİM SORUNU
Şu noktanın altını çizeyim: Orta Doğu’da bugünkü durumun asıl nedeninin politik mi iklimsel mi olduğunu kesin olarak saptamak mümkün olmamakla birlikte bölgesel ısınmanın ve kuraklığın ekonomik ve sosyal sıkıntılarda devasa bir rol oynadığı çok açık ve nettir. Aslında sorun bölgenin dünyaya açıldığı 2’inci dünya savaşından sonra başlamıştır. Aşıların ve modern tıbbın etkisiyle çocuk ölümlerinin azalması, bölgede her yerde olmasa da petrol bulunması ve kısmi bir kalkınma başlaması bir nüfus patlaması yarattı. Bu insanları doyurmak için tarım önemliydi ve çok geniş sulama faaliyetleri başlatıldı. Çok sayıda baraj inşa edildi. Ancak su kullanma ve sulama politikaları hakkında yetersiz ve........
© OdaTV
