menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kapitalizmin son şovu

14 1
25.05.2025

Medyada en çok karşılaştığımız sözcüklerden biri “ünlüler”. Ünlülerin her yaptıkları konu oluyor, söyledikleri önemli sayılıyor ve çoğu zaman ün gerçeğin yerine geçiyor.

Dünyanın her yerinde toplumlar adeta ikiye bölünmüş durumda: Ünlüler ve onları seyredenler. Ünlü olmak için de topluma bir katkı sağlamak ya da örnek bir ahlaki davranışta bulunmak hiç gerekmiyor. Artık kendi vücudunu ve özel yaşamını sergileyerek de ünlü olanlar var.

Genel bir gösteri dünyasındayız. Burada gösterecek bir şeyleri olduğuna inanıp gösterenler ünlü sayılabiliyor ve ün üzerinden para, güç, etkinlik kazanıyorlar. Dünyanın en güçlü devletinin başkanı TV programlarıyla ünlenmiş şovmen bir iş insanı. Yardımcısı ise çok satanlar listesinde kalmış ve filmi yapılmış bir kitabın yazarı.

ŞOV DEVAM EDİYOR

Düşünür Guy Debord, Marx'ın meta fetişizmi kavramına dayanarak geliştirdiği teorisinde kapitalizmi büyük bir şov olarak görür. Nasıl ürünlerin insan gereksinimlerini karşılayacak kullanım değerleri ile meta olarak değişim değerleri farklı ise kapitalizmde de gerçek ile algı başkadır. Bir göz bağcılığı ile insanların dışında bağımsız olarak geliştiği ve kendine özgü değişmez kuralları olduğu varsayılan kapitalist ekonominin şovudur bu.

Kapitalizm ile Debord’un gösteri toplumu eş anlamlıdır. Ekonomide gösteri gibidir. Amaç hiçbir şey büyüme her şeydir. Şov her şekilde devam etmelidir. Kapitalizm sosyal ve ekonomik bir sistem olduğu kadar bir kültürdür de ve o kültürün içinde kalanlar zincirlerinden kurtulamazlar. Ne yazıktır ki dünyada kendilerini kapitalizm karşıtı sayan solcuların çoğu bu gerçekten habersizdir.

Oda Tv’de daha önce de sözünü ettiğim (29 Aralık 2024) filozof ve sosyolog Christopher Lasch “Narsisizm Kültürü” adlı kitabında işte böyle bir toplumda insanların gösteriye katılmak hırsıyla narsist olduklarını, kapitalist kültürün tam olarak narsisizmle tanımlanabileceğini anlatıyor. Bu narsisizm sanıldığı gibi egoizmden ibaret değildir, sırf kendine aşık olma da değildir. Mitolojide de dikkat edilirse Narkissos suya bakarak aşık olduğu kişinin aslında kendisi olduğunu bilmez.

Kapitalizmde birey büyük baskı altındadır ve kişiliği zedelenmiştir. Stabil ve otonom değildir. Geçmişi yoktur, gelecekten korkar. Anlam kaybı ve artan güvensizlikle karşı karşıya kalan birey, anında, hızlı ve doğrudan tatmin arayışına yönelir. Kendisine aslında kendisi olmayan bir imaj sağlayarak gösteri toplumuna katılmaya çalışır ve bir narsist olarak aşık olduğu o imajın da gerçekte kendisi hakkındaki düşüncesi olduğunu asla anlayamaz, anlamak da istemez

Günümüzün narsistleri var olduklarını hissetmek için sürekli olarak dış onay arayışındalar. Bu onay arayışı gerçekte kim oldukları ile başkalarını memnun etmek için yansıttıkları imaj arasındaki çizgiyi bulanıklaştırır.

Kapitalizm koşullarında toplumsal bir hastalık olan narsisizmde kişi emin olmadığı kimliğini doğrulatmak için başkalarına bağımlı olur. Sürekli beğenilmek, “like” almak ister. Narsist birey için başka insanlar övgü elde edip yine kendisini sevmesine yardımcı olacak aynalardır.

Lasch'a göre narsist, bireyselliği ile dış gerçeklik arasındaki belirsizlik içinde kaybolmuştur. Bu kişiler, onları özgünlüklerinden koparan ve kimliklerini toplum tarafından dayatılan imajlarla, rollerle ve beklentilerle karıştıran sürekli bir onay arayışının esirleridir. Kapitalizmin kültürü derinliğe ve özgünlüğe değil yüzeyselliğe ve performansa değer verir. Tıpkı ekonomide olduğu gibi ona en kısa zamanda ve en çok para kazandıracak olanı seçer.

“ÜNLÜLER” TAKINTISI

Narsist bireyin şöhret, görünüm ve statü takıntısı tüm bu diğer özelliklerinin devamıdır. Bu nedenle yüzeyseldir, kendini özgün göstermek ister ama kendisi gibi olan milyonların paylaştığı bu “özgünlük” tabii........

© OdaTV