Pratikte işlemeyen liberal demokratik sistem
Tüm rejimlerde bir iktidarın olduğu, ancak bir rejimin demokrasi olarak tanımlanabilmesi için özgür seçimler sonucunda oluşmuş bir muhalefetin olması gerekliliği öteden beri genel kabul görmüş bir gerçektir. Bunun doğal sonucu ve gereri olarak da bir ya da birden fazla partiden oluşan bir çoğunluk ülkeyi yönetir. Diğer partiler de oy ve temsilci sayılarına göre muhalefet görevlerini yerine getirmeye çalışırlar.
Bu ifadelerden yapılabilecek doğal çıkarım kurulan bütün siyasi partilerin ana amacının ülkeyi tek başına, olmazsa başka partilerle ortak olarak yönetmeye talip olması, hedeflemesidir. Muhalefette olmayı amaçlamak ve bu konumun sürekliliğini kabullenmek en azından teoride liberal demokratik sistemin özüne aykırıdır.
Daha önce siyasal zemin ve demokrasi algısı üzerine yazılarımda ifade etmeye çalıştığım gibi siyasi partilerin kuruluş aşamalarında ve kurulduktan sonraki süreçte ki eylemleri ve söylemleri siyaset biliminin teorik düzlemine pekte uygun yürümemektedir. Yani pratik teori ile uyuşmamaktadır.
Aynı dünya görüşüne sahip, aynı geleceğin hayalini kuran bir grup insanın bir araya gelip bir siyasi parti çatısı altında toplanmaları ve siyaset sahnesinde konumlanmaları son derece doğaldır.
Peki doğal olmayan nedir?
Bugün ülkemizde yasal olarak kayıtlı 167 siyasi parti bulunmakta ve bu partilerin 38’i seçimlere katılma yetkinliğine sahiptir. Şu an mecliste temsilcisi bulunan parti sayısı ise 15 olup yarısı birkaç milletvekiline sahip partilerden oluşmakta.
Bu bilgileri neden verdim?
Ülkemiz söz konusu olduğunda, siyasi partileri birkaç grupta sınıflandırmak........
© Muhalif
