Yeni Dünya düzensizliği
Uluslararası ilişkilerle ilgilenmeye başladığım günden bu yana hep “yeni dünya düzeni” diye bir kavramı anlamaya çalıştım durdum. Bu kez itiraf ediyorum, artık yoruldum, anlamaya çalışmayı terk ediyorum, dünya düzeninden ziyade, düzensizliğe göz atmayı yeğliyorum.
İkinci Dünya savaşının ardından, bu savaş niye çıktı sorgulaması yapılırken önemli bulgulardan bir tanesi, ülkelerin kendilerini korumak için yüksek gümrük vergileri ve kota uygulamaları ile yol açtıkları ticaret kısıtlamalarıydı. Bir daha böyle bir ortama yol açmamak için 1947 yılında önemli bir anlaşmanın altına imza atılacaktı: Tarifeler ve Ticaret üstüne Genel Anlaşma (GATT/General Agreement on Tariffs and Trade). Bu çerçevede ülkeler üç kategoriye ayrılıyor, aralarında uzun soluklu müzakerelerle ticaretteki engellerin kaldırılması öngörülüyordu. Ülkelerin üç kategoriye ayrılmasının nedeni, farklı gelişmişlik seviyeleriydi. Ticaretin bir anda serbestleştirilmesinin nedeni de gelişmiş ülkeler lehine yeni bir sömürü düzeninin ortaya çıkmasının önüne geçmekti. Bu doğrultuda orta ve az gelişmiş ülkelere korumalarını daha bir müddet sürdürme fırsatı tanınacak, bu ülkeler geliştikleri oranda tam ticaret serbestisi ortaya çıkacaktı. Uzun soluklu müzakereler (round) süre giderken önemli bir ilke de eğer bir ülke her hangi bir tarife için bir diğer ülkenin lehine serbestleştirme doğrultusunda adım atarsa, bunu bütün ülkelere yapmak zorunda olacağı idi. Örneğin biz Azerbaycan ile çok iyi ilişkilerimiz var, o yüzden bu ülkeden........
© Muhalif
