Anatevka ya da züğürt tesellisi
70’li yılların en popüler tiyatro oyunuydu. İstanbullular için Taksim’deki Atatürk Kültür Merkezi hem bir buluşma hem de cebinizde birkaç kuruşunuz varsa arkadaşlarınız ile birlikte en kaliteli oyunları seyretme merkeziydi. Anatevka ya da Türkçe çevirisi ile “Damdaki Kemancı”yı seyretmeyen adamdan sayılmazdı. “Ah bir zengin olsam ben!” diye başlayan şarkı, tahminimce yaşdaşlarımın unutamadıkları nameler arasında hala yer alıyor.
Evet, 70’li yıllar hepimizin fakirlikte eşit olduğu, daha esprili, espri yapmanın suç olmadığı yıllardı. En azından gençtik ve ileriye yönelik umutlarımızı hala saklı tutabiliyorduk.
Peki bugün neden “Anatevka”yı hatırladın diye sorarsanız.
Hani cebinde parası olmayan çok geniş bir çoğunluk ve parası çok olan oldukça büyük bir azınlık heyecanla olup bitenleri takip ediyor.
ABD’de neler oluyor? Jeopolitik riskler nelere yol açıyor? ABD ile Çin arasında uzlaşma mı, yoksa yeni bir ticaret savaşına mı gidiş var? Rusya Ukrayna savaşı ve Türkiye’nin rolü he durumda? Adını bir türlü tam olarak koyamadığımız “Barış süreci” nereye gidiyor? Trump Netanyahu ilişkisinin geleceği ve Filistin’de yaşanan soykırıma bir dur diyen yok mu? Batı artık eski Batı olmaktan çıktıysa, ABD ile AB yeni bir çatışma alanını mı oluşturuyor? Türkiye hangi Batı ile ittifak içinde olacak ya da kutsanmış yalnızlığı mı seçecek? Hepsinden öteye egoist bir bakış açısıyla bütün bu olup bitenlerin hane halkına, hane halkını da geçtim cebimdeki paraya etkisi ne olacak?
Cebinde parası........
© Muhalif
