İNSAN; DÜN, BUGÜN VE YARIN…
İnsanın çok katmanlı yapısı, onu dünden yarına bugünü yaşarken sürekli bir değişim cenderesinde varlığını ikame ederken, her seferinde ayağının kaydığının farkındalığı ile yaşadığı boşluğu geleceğe dair beklenti üzerinden derinleştirmeye yönelmesine zemin oluşturmaktadır. İnsan için yaşadığı şeylerin kader ile orantılı bir ilişkisi olmakla birlikte, bizatihi kendi yaşadığı şeyler yüzünden karşı karşıya kaldığı olguların toplamı daha fazladır.
İnsan, dünde yaşadığı sürece bugünü kaçırırken, travmatik bir psikolojik hal ile de geleceğe yönelik beklentilerini azaltmaya devam etmektedir. Bugünü yaşarken, eğer düne dair tecrübeye yaslanmaz ve geleceğe dair umudu diri tutmazsa; aceleci, pes edici, hüsrana uğrayıcı bir düzlemden kurtulma arayışları başarısızlığa uğrayacaktır. İnsan, geleceğe dair umudu üzerine geçmişinden ders çıkartarak bugünü en güzel şekilde yaşayarak kendisini geleceğe taşımaya zemin oluşturma konusunda önemli imkânlar kazanabilir.
İnsan, zamanı göreli bir zeminde yaşamaya çalıştığı andan itibaren dün, bugün ve yarın anlamını yitirebilir. O zaman insan, zamanı kendi şartları içinde yeniden inşa ederek kendi karakteristik yapısının sağlamlığını koruyarak geleceğini doğru bir zeminde inşa eder. Bunun temel şartı ise; dünü bir tecrübe sahası kabul ederek kendi olgunlaşmasını gerçekleştirmek ve geleceğe dair umut üzerinden ise bugünü en verimli şekilde kullanmaya çalışmaktan geçecektir. Ama bu olgunun gerçekleşme imkân ve ihtimali, kişinin zaman ile kuracağı göreli ilişkinin insan lehine gelişmesini sağlayacak bir iradenin varlığına bağlıdır.
İnsan, dünya ve içindekileri etkileme gücü kadar etkilenme ihtimalini de taşımaktadır. Burada insanın etkileme gücünün farkında oluşu ve iradenin varlığının insan açısından neye tekabül ettiği konusunda sahip olacağı şuur, etkilenme ihtimalini belirli bir düzeyde tutarken, etkilemeyi de belirli bir düzlemde sabitlemek önemlidir. Her şeyi belirleme arzusu, insanı yoldan çıkartan bir özelliktir. Bu çerçeve içinde altın oran dengedir. İnsan ve denge birlikte hareket ettiğinde her şeyi olumsal düzlemde yeniden inşa etme imkân ve ihtimalini doğurur. Denge, korkunun, sevincin, mutluluğun, acının ve her türlü duygusal anaforu kendi dengesinde tutarak etkileşimi sınırlı ve olumsal yapıya dönüştürme zemini kurma açısından değerlidir.
Hayatının her alanında olduğu kadar, geçmiş, gelecek ve bugünü de denge üzerinden kurma arayışı karakter inşasında temel bir doğruyu hayata geçirme anlamını izhar eder. Karakteri sağlam, olgunlaşmış bir kişi, zamanı belirli bir düzlemde kendi lehine kurma imtiyazı elde eder. O yüzden de insan ve aşkınlık arasındaki derin irtibatı da gözden kaçırmamak gerekir. Bu dünyaya sonradan gönderilen insanın, bu dünyaya aidiyeti........
© Mir'at Haber
