DÜNYAYI STRATEJİK BİR AKIL ÜZERİNDEN OKUMAK …
Gazze’de meydana gelen yıkım, aynı zamanda değerler skalasında, modern kültür ve kavramlarında ve dini duyguların açığa çıkışında da ciddi sarsıntılar ve yıkımlar meydana getirdi. Bu sadece duygusal bir zeminde değil, siyasal bir zemine de sıçrama tehdidinde bulunmaktadır. Mevcut durum, beraberinde bir kültürel değişimi, iktisadi tavırdaki değişimi, özellikle de ambargo üzerinden tüketim değişimini tetikleyecektir. En önemlisi de iktidar ve halklar arasındaki mevcut güven bunalımını tavan yaptırarak önemli değişimlere kapı aralayacak bir potansiyeli hayata geçirmeye vesile olabilecektir.
Dünya, bütünsel bir sistem açısından kaotik bir zeminde sallanmaktadır. Salt iktisadi veya siyasi değil, kültürel ve bilimsel bir sarsıntıya da uzanan bir konumu ihtiva etmektedir. Güvenin tükendiği, İsrail ve ABD özelinde ciddi bir güven bunalımı, yeni bir sistemin saç ayağını oluşturacağı öngörülebilir olmaktadır. Bu sarsıntının devamı ise insanlığın yitimi ve yok oluşu ile neticelenecek bir olguyu harekete geçirmesi beklenmektedir.
Dünya sisteminde birden fazla Güç varlığını izhar etmektedir. Yeni güç dengeleri de kendini belirgin kılmanın arayışında siyasal arayışlara yönelmektedir. Bu temel kaotik zemin için iç içe geçmiş, hedefleri farklı bir güç hiyerarşisinden söz etmek mümkündür. İster şehir devletleri üzerinden dünyayı yönetmek ve Dijital Diktatörlüğe geçiş süreci olacak Dünya Vatandaşlığı projesi olsun… İster Küresel diktatörlüğe karşın ulus devlet ve imparatorluklar çağının geri gelişini savunanlar olsun… İster insan sonrası Post Hümanist çağ özlemcisi kendisini Tanrı kabul eden Güc’ün oyunları olsun… Birlikte bir çöküşe doğru hızlı bir süreci tetiklemektedirler.
Bu yalın ve çıplak gerçeklik, romanlarda, filmlerde, dizilerde ve sanat şölenlerinde bolca gösterime sunulmuştu. Ama Gazze olayı, Aksa Tufanı bütün bu dengeleri alt üst etti… İşte bu yüzden yeni arayışlar devreye girmeye başladı. Hindistan ve benzeri güçler ise zaten modern batı düşüncesinin dışında bir güç arayışına sahip değiller. Çin, kapalı bir kültürün mirasını devraldığı için kendi kültürü içinden evrensel bir kültüre sıçrama yapacak bir alt yapısı yok. O da mevcut güçler tarafından yönetilmeye çalışılmaktadır. Ama kültürel dokusu onu teenni ile hareket etmeye sevk etmekte ve birçok oyun bu sayede devre dışı kalmaktadır. İran, şansını kötü kullandı, içinde bulunduğu büyük ümmet ile sorunlu hale getirdi kendisini ve kaybetti. Türkiye, barış diyerek kendi potansiyelini durdurmakta… Aslında gelecek Güç savaşında yeni bir gücün inşasında en temel özelliğe sahip olan bir ülkedir. Tarihsel zeminde bu gücü inşa edecek siyasi ve bilgi zeminine sahip olan tek ülke olmakla birlikte, kendisine olan güveni veya kendisini destekleyecek müslüman ülkelerin yetersizlikleri, verdikleri güvensizlik, biraz arada bırakmakta ve siyasal bir arayışı hızlandırmaktan öte bir atılım........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Gideon Levy
Sabine Sterk
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein