menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mazereti olan sakinler kabul etmeyen asabiler

16 0
12.07.2025

1800’LÜ YILLAR

“Tek başıma olsam, şaha gedaya kul olmam

Viran olası hanede evlad ü ıyal var.”

Bir başıma olsam kimseye minnet etmem, (ama) yıkılası hanede çoluk çocuk var; izahı yapılan bu beyit, Aşık Dertli’nin bir şiirindendir ve daha çok ikinci mısraı darbımesel olmuştur insanımızın mazeret beyanlarında.

“Viran olası hanede evlad ü ıyal var!”

Evlad ü ıyal, çoluk çocuk ev halkı demek, anlaşılması kolay. Yıkılası manasındaki “Viran olası” tanımının ise “Definelere malik viraneler” çağrışımından kasıtla söylendiğine inansam da, “Şenlikli” manalı “Mamur olası hanede” denemez miydi sorusu aklıma geldiğinde; hanesine sığınan insanımız, mazeretini güçlendirmek, inandırıcı kılmak ve hatalandırılmamak için neyi göze aldığını işte böyle anlatıyor tezi, cevabım olur.

ŞİMDİKİ ZAMANDAYIZ

07 Temmuz 2025 tarihli Millî Gazete’mizdeki Mahmut Toptaş Hoca’mızın “Taraftarım” başlıklı makalesinin giriş kısmını aynen alıyoruz.

“Din olarak İslam’ın tarafındayım.

Peygamber olarak bütün peygamberlerin tarafındayım.

Kitap olarak Kur’an-ı Kerim tarafındayım.

Ama hakkın, İslam hukukunun, İslami adaletin, İslam ahlakının, barışın, sevginin, afvın, muhabbetin ve İslam’ın bildirdiği her türlü hayrın, iyiliğin, güzelliğin tarafındayım.

İslam’a aykırı olmayan ve insanlığın günlük hayatını kolaylaştıran her devletin, her milletin, her ırkın iyi işlerinin de tarafındayım.”

Taraftarlığını böyle anlatan Toptaş Hoca’mız, dışarıdan ve içeriden verdiği iki misalinin arasına yerleştirdiği, “Biz dinimizi, dostumuzu, düşmanımızı İslami kurallara göre belirleriz” ve “Yani biz, her yerde, her durumda, İslam’a göre doğrunun yanındayız…” vurgularını, ayet mealleriyle açıkladıktan sonra, rahatsızlık duyduğu ve kabul etmediği bir tespiti makalesinin ana fikir olarak sunmuş.

“Türkiye’de de bazıları hâlâ ‘Yaptığım işin yanlış olduğunu biliyorum ama evliyim, çocuklarım var, mecburum’ demeye devam ediyorlar.”

ALTMIŞ YIL ÖNCE, 68’LER ZAMANI

Rahmetli Sezai Karakoç Üstad, “Hızırla Kırt Saat” kitabındaki “Ey yeşil sarıklı ulu hocalar, bunu bana öğretmediniz” hitaplı şiirinde, ‘Hükümdarın hükümdarlık için halka yalvardığı ama yine de eşsiz zulümler işlediği vakitlere erdim’ mısralarıyla anlattığı yönetim şekline yabancı olmadığımızı vurguladıktan sonra 4’üncü saatinde, yani şimdiki zamandan (M. Toptaş makalesinden) altmış yıl önce yürümüş Aşık Dertli’nin geçtiği caddeden.

“Camide namaz kılan

omuzları birbirine dayalı

iki Müslümanın arasından geçtim fark etmediler

hutbede imamın........

© Milli Gazete