Birlikte yaşamak
Yeryüzünde, dünyada, belirlenmiş bir toprak parçası üzerinde tek başımıza yaşadığımızı hayal veya tasavvur edelim ya da varsayalım. Nitekim farklı dönemlerde bazı sanatçılar, düşünürler, bilim adamları, çeşitli nedenler temelinde tek bir insanın bir adada yalnız başına yaşama mücadelesini konu edinerek anlatmaya çalışmışlardır. Böyle bir hayal kurmaya veya tasarlamaya gerek duyulması, imgelem ya da tahayyül yetisinin bir dışa vurumu olmakla birlikte, insanın yaşadığı gerçekliğe bir itirazı, bir yadsıması, bir seçenek önerisi olarak da değerlendirilebilir.
Hangi nedenlere dayanılsa da, nasıl farklı tanımlar, açıklamalar, yorumlar ve değerlendirmeler yapılsa da, basit, açık, aynı zamanda zorunlu bir nedenin yadsınması mümkün olmamıştır. O da, insan bireyinin, bir başka insana, insanlara ihtiyaç duymasıdır. Bu ihtiyaç, öncelikle ve özellikle yaşamasını sağlama ve sürdürme zorunluluğu olarak kendini göstermektedir. Bir an için sofraya konulan kuru ekmeğin oraya geliş aşamalarını düşününüz. Sözgelimi, birisi toprağı sürüp tohumu atacak, zamanı gelince........
© Milli Gazete
