menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (96)

38 0
28.07.2025

Kurun’da Hakkı Süha Gezgin’in kadirşinâs makâlesi: “İçi boşalmış kabuk göğüslerin tak tak öttüğü demlerde onun Îmânla dolu varlığı göklerin sesini verdi”

Kurun’un 30 Aralık 1936 târih ve 37 sayılı “Güzel Sanatlar, Kadın, Moda, Sinema” ilâvesinin 2. sayfasında, Mehmed Âkif hakkında, yan yana iki makâle mündericdir. Bunlardan biri Hakkı Süha Gezgin’in, dîğeri Sadri Ertem’in kaleminden çıkmıştır. Bunlardan ikincisi, oldukça sathî muhtevâlı olduğundan, sâdece birincisini kısmen nakletmek istiyoruz.

Bilhâssa kıvrak kaleminin mahsûlü edebî portleriyle ve Fransızcadan yaptığı roman tercümeleriyle tanınan Hakkı Süha Gezgin (Manastır, 1895 – İstanbul, 7.11.1963, Zincirlikuyu Mez.), makâlesine, bizzât iştirâk ettiği cenâze merâsiminden bahsederek başlıyor, müteâk̆iben Rahmetlinin san’atinin orijinal vecheleri üzerinde duruyor:

“…Bir aralık bu insan denizi çalkandı ve tabut, başlar üstünde al bir dalga gibi yükseldi. Cenaze otomobili, ağzını açmış, bekliyordu. Gençler vermediler. Omuz üstünü de az görerek el üstüne aldılar. Tabutun altında üç dört nesil birleşmişti. Soğuktan morarmış yüzlerce parmak üstünde Mehmet Akif taşınıyordu.

“Ayaklarda sevginin kanadı, ellerde saygının gücü ile meydan yürüdü; sokaklar yürüdü; Şehzadebaşı, Saraçhane, Fatih, Edirnekapı önümüzden gelip geçti ve ansızın kendimizi surun dışında, servilerin altında bulduk.

30 Aralık 1936 târihli Kurun’un 37 sayılı “Güzel Sanatlar, Kadın, Moda, Sinema” ilâvesinin 2. sayfasında, Mehmed Âkif hakkındaki iki makâle…

***

“Mehmet Akife gösterilen bu coşkun bağlılık, pek yerindedir. Memleket, kendi uğrunda yıpranan evlâtlarını unutmaz. Büyük şair ise, varlığının bütün değerli taraflarını yalnız vatan için harcamış bir adamdı. Yedi ciltlik ‘Safahat’nda kendi derdinden bir satır yoktur. Kendi gönlünü, kendi acılarını bir yana atarak, bütün eserlerine yurdun gururunu, yurdun acısını sindiren büyük feragat karşısında hürmet ve biraz da hayretle iğilmemek haksızlık ve insafsızlık olur.

“ ‘Edebiyatı Cedide’nin en kuvvetli olduğu günlerde, o da yazıyordu. Memlekette yepyeni bir akış varken, ve bu cereyan etraftan alkışlar toplarken, tek başına kalmak, kolay bir iş değildi. Ancak yollarının sonundaki aydınlığı görebilenlerdir ki başkalarının izlerinde yürümezler.

“ ‘Safahat’ şairi, sanat bakımından yepyeni bir şahsiyetti. Üslûbunda........

© Milat