Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (106)
Şükûfe Nihal hakkında bâzı tesbîtler
Yukarıda Argunşah’tan naklettiğimiz bu gibi bilgilere, şu tesbîtler ilâve olunabilir:
- Sertel’lerin 31 Aralık 1938 târihli Tan gazetesinden yukarıda naklettiğimiz makâlesiyle, Mehmed Âkif’in vefâtından iki sene sonra, onun hakkında, Tan ile Yeni Sabah arasında başlıyan kalem münâkaşasının ilk kıvılcımını çakan Şükûfe Nihal, hayâtı ve yazdıkları ile, -Mütehakkim Zümrenin şımarttığı- âsî rûhlu, pervâsız tavırlı, hafîfmeşrebliğe varan derecede serbest, sosyetik, “égocentriste” bir kadın intibâı bırakıyor…
- Şişli’nin Yahûdi-Sabataî muhîtinin bir kadını… Frenkliğin hüküm sürdüğü, Millî Kültürümüzle alâkasız sosyetik muhît… Hâlide Edib Adıvar gibi, Sabiha Sertel gibi Sabataîlerin yakın dostu…
- Fanatik Kemalist… Bu ideolojide mündemic olduğu vechiyle: Materyalist, Garbci, Şahısperest, İslâm düşmanı…
- Sahte Milliyetci, sahte Türkcü: Onların lugatinde “Türklük”, mânâsız bir lafız, içi boş bir kabuk… Türklük, Müslümanlıkla zıdlaştırılıyor; içi Frenklikle doldurup Türk Milletinin Avrupa Medeniyetine temessül etmesi dâvâsı güdülüyor… Buna “Laik Milliyetcilik” diyorlar… Münâfıklıkları îcâbı, “Milliyetcilik” de, “Türklük” de birer istismâr mevzûudur; bütün mes’ele Frenkleşmek, maddiyâtçı bir hayât yaşamaktır…
- Âilevî hayâta ehemmiyet vermiyen bir kadın… Başta Kadın Hakları dâvâmız olmak üzere haklı dâvâlarımızı istismâr ederek Milletimizi yanlış mecrâlara sürükliyen nice benzerlerinden biri… Kendi sosyetik hayât tarzı ile Müslüman Anadolu kadınının hayât tarzı arasında uçurum vardır; başlıca bir mes’eleleri, onları kendilerine benzetmekdir. (Ki Kemalizm sâyesinde buna geniş mik̆yâsta muvaffak olmuşlardır…) Bu gibi “mezîyetleri”, onu, Mütehakkim Zümrenin ve onun dümen suyunda gidenlerin nazarında “örnek kadın” yapıyor!
- 21 Ocak 1938 târihinden îtibâren Yalman, Sertel’ler ve Dördüncü’nün Tan gazetesinde (s. 8) tefrika edilen Yalnız Dönüyorum romanı, onun ve Cemâatinin kararmış kalblerinin tezâhürü ve Müslümanlığa, binâenaleyh Türklüğe zıd mütereddî, sefîh, sosyetik hayâtlarının romanıdır… Buna rağmen, “kurtarıcı” olmak, Türklere “rehber”, “örnek” olmak iddiâsındadırlar!
- “1954 yılında Neriman Malkoç Öztürkmen’e verdiği” mülâkatta: “Biraz Beyrut’ta, biraz Selanik’te oturduk. Selanik’te bir hususi mektebe gittim.” diyor… Selânik’de ehemmiyeti hâiz iki husûsî mekteb mevcûddu: (Şemsî Efendi Mektebi’nin devâmı olan) Fevziye ve Terakkî Mektebleri… Bunların ikisi de Sabataî mektebidir ve münhasıran kendi Cemâatlerine hitâb etmektedir: Fevziye Mektebi, Karakaş hizbine, Terakkî Mektebi, Kapanî hizbine… Yâkûbîler ise, her ikisine birden devâm etmekteydiler… (Selânik’de, Kale civârında muk̆îm cüz’î bir nüfûs, bir ekalliyet teşkîl eden “Sahîh Türkler”in çocuklarını bu mekteblerde okutmaları düşünülemezdi bile!) Bunlar, birbirine zıd müesseseler değildi; aralarında tesânüd vardı… Bu tesânüd, onlarla Mûsevîler arasında da cârîydi… Şükûfe Nihal’in (1908-1909 İttihâdcı ve bilâhare Kemalist İhtilâllerini hazırlıyan) bu iki Sabataî mektebinden birine devâm etmiş olması, gözden kaçırılmaması lâzım gelen bir husûstur…
- Fakîhe Öymen ile Semiha Emil, Şükûfe Nihal’in........
© Milat
