menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Biraz geç kaldık

87 11
04.09.2025

Hayata yetişmeye çalıştıkça uzaklaşıyor bizden, arkasından yetişmeye çalıştığımız bir otobüs misali. İlkin yavaş adımlarla başlıyoruz; sonra otobüs hızlandıkça biz de ritim tutuyoruz onun hızına. Bir umutla şoförün yan aynaya bakıp bizi görmesini beklerken durması için el kol sallamayı da ihmal etmiyoruz. Ama nafile… Hayat dönüp bakmıyor arkasına. Son sürat gidiyor son durağına doğru. Biz ise kendi durağımıza geç kaldığımız için ilk otobüsün arkasından koşup duruyoruz. Bir başka şeye geç kalma lüksümüz yokmuşçasına, bir sonraki otobüsü beklemeye sabrımız kalmamışçasına... Hayata geç kaldığımız yetmezmiş gibi, hemen yanı başımızda yitip giden güzellikleri de fark edemiyoruz.

Zaman dörtnala koşan bir at iken biz bir topal karınca yetişmeye çalışıyoruz ona. Hep bir şeylere geç kalıyoruz. Geç kaldıktan sonra yetişmek için tüm enerjimizi sarf ediyoruz lakin boşa harcanmış ömürden başka bir şey kalmıyor elimizde. Ve sonra bir tarafımız hep geç kalmalarla doluyor.

Bazen işe geç kalıyoruz mesela. Patrondan fırça yiyecek olmanın gerginliğiyle, sabah trafiğinde geçirilen dakikaları düşünerek, aceleyle yudumlanan çayın boğazda bıraktığı buruk tadın acımtırak haliyle apar topar doymadan kalkılan ve yarım bırakılmış sofra boynu bükük duruyor arkamızda. Bir şeylere yetişme koşturmacası sabahın ilk anından itibaren böyle başlıyor.

Bazen toplantıya geç kalıyoruz. Bedenen orada olsak bile zihnen başka bir yerde kalarak........

© Milat