Tevhidden tahrire
Zor zamanlardayız… Öyle zannediyorum ki, zorun zoru günler bizi bekliyor…
Siyonist musibet bir karabasan gibi İslam dünyasına musallat olmuş durumda… Küresel kötülüğün meş’um vahşet ve cinayetleri sınır tanımıyor… Kaos, kâbus, kriz ve kahır tüm yeryüzünü tehdit etmektedir…
Acaba diyorum, Müslümanlar olarak bu duruma hazırlıksız mı yakalandık, yoksa göz göre göre gelen böyle bir akıbete duyarsız mı davrandık?
Doğrudan bir değerlendirme yapmadan önce İslam tarihinden iki kesit paylaşmak istiyorum:
Bir… Şam valisi iken Muaviye’nin Bizans İmparatoru Heraklius’a yazdığı bir mektup var… Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya kitabında bu mektubun hikâyesini anlatıyor:
“Hz. Muaviye, Hz. Ali’ye karşı çıkmak üzere harp hazırlıkları ile meşgul iken Rum Kayseri’nin Şam’a sefer hazırlığında bulunduğu işitilir, Muaviye orada vali olarak bulunmaktadır. Heraklius, Müslümanlar parçalandı, ihtilafa düştü, kuvvetleri zayıfladı, mülahazası ile bu fırsattan istifade etmek istiyor.
İşte bu durumda Muaviye imparatora şu mektubu gönderiyor:
– Ey Rum Kayseri, eğer Şam üzerine gelirsen, sahibimle (Hz. Ali) derhal sulh ederim ve onun askerine öncü (komutan) olarak senin üzerine gelirim.
Ve Allah’a yemin ederim ki, başkentin olan sisli dumanlı........
© Milat
