menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sözün özgürlüğü

17 0
10.06.2025

Bir zamanlar yazdıklarımın geniş kitlelere ulaşmasını, her bir kelimemin okuyucunun yüreğine dokunmasını ne denli arzu ederdim bilemezsiniz. Oysa şimdi, klavyenin tuşlarına her dokunuşumda bambaşka bir özgürlük hissi kaplıyor içimi. Sanki kimse okumayacakmış gibi yazmak... İşte gerçek sanat bu. Çünkü biliyorum ki en sahici hikayeler, en içten kelimeler, en kalabalık salonlarda değil, bazen sadece bir kişinin yüreğinde yankı bulur. Ve o tek yankı, tüm sessizliklere bedeldir.

Köşe yazısı dediğimiz ifade, aslında kadim bir geleneğin, fıkranın günümüzdeki yankısıdır. Nasrettin Hoca'dan bu yana sözün gücüne, espriye ve samimiyete yaslanan bir anlatım biçimi bu. Günlük olaylardan bir kıvılcım alırız, sonra o kıvılcımı kendi iç dünyamızın ateşiyle harmanlarız. Amaç, yalnızca bilgi vermek değil, okuyucuyu aydınlatmak, ona yeni bir bakış açısı sunmaktır. Tıpkı bir dostla sohbet eder gibi, içten ve doğal bir akışla... Yazarken, sanki bir dostla sohbet ediyormuş gibi olmalı insan. Kelimeler kendiliğinden akmalı, cümleler birbirini kovalamalı. Çünkü okuyucu, yapay bir tondan, zorlama bir ifadeden hemen anlar, hisseder o mesafeyi. Hele günümüzün hızlı akışında, her köşe başında bir 'içerik' varken, sahici bir ses bulmak, paha biçilmez bir hazine.

Fıkra yazarları, ele aldıkları konuları farklı açılardan işleme veya ayrıntılara inerek kanıtlama yolunu seçmezler; bunun yerine kendi kişisel yorumlarını ve bakış açılarını sunarlar. Bu, yazının yalın olduğu kadar da yoğun bir anlatımı olması gerektiğini ifade eder. Mizah ve hiciv unsurları, yazıyı daha çekici, düşündürücü ve akılda kalıcı kılar. Retorik diyaloglar, metaforlar ve kişisel anekdotlar gibi dil araçlarını kullanarak doğrudan bilgi aktarımının ötesine geçebiliriz. Bu, okuyucuyu duygusal ve entelektüel olarak daha derinlemesine etkilemenin anahtarıdır. Yapay zekanın soğuk mantığına inat, bizim........

© Milat