menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Sessizlik çığlık attığında

29 0
12.06.2025

Sessizlik, çoğu zaman sadece sesin yokluğu olarak algılanır. Oysa dikkatle bakıldığında, sessizliğin kendi içinde barındırdığı bir çığlık, bir feryat olduğu fark edilir. Bu, kulakla işitilmeyen, ancak ruhun derinliklerinde veya keskin bir zihnin sezgileriyle hissedilen bir haykırıştır. En keskin feryatlar, çoğu zaman dile dökülemeyen, kelimelerin ağırlığına sığmayan o derin sessizliklerde gizlidir. Bu paradoks, bizi, iletişimin yalnızca sözcüklerle sınırlı olmadığını, aksine bazen en güçlü mesajların, suskunluğun örtüsü altında yattığını anlamaya davet eder.

Bu sessiz çığlıklar, öncelikle bireyin iç dünyasında yankılanır. Kederin, dile getirilemeyen kaygıların veya sessizce terk edilmiş hayallerin derin suskunluğu, çoğu zaman dışarıdan fark edilmez. Ancak bu kişisel sessizlikler, bireyin ruhunda ağır bir yük oluşturur, görünmez yaralar açar. Belki de siz de yaşamışsınızdır; hani o boğazınızda düğümlenen, bir türlü dile getiremediğiniz ama tüm benliğinizi saran o his... İşte o, sessizliğin ta kendisidir.

Toplumsal düzlemde ise bu sessizlikler, çok daha geniş bir alana yayılır. Toplumların içinde barındırdığı dile getirilmeyen gerçekler, göz ardı edilen uyarılar veya sistemik adaletsizliklerin sessiz kabulü, zamanla biriken bir ağırlık yaratır. Unutulmuş tarihler, marjinalleştirilmiş sesler veya yavaş yavaş kaybolan hayati gelenek ve değerler etrafındaki suskunluk, bir toplumun kültürel ve ahlaki........

© Milat