Kurbanın kalbindeki saklı ruhani sır
Yine o eşsiz zaman dilimindeyiz. Kurban Bayramı'nın getirdiği sıcaklık, telaş ve paylaşım ruhu, sokaklara, evlere yayılıyor. Bu günler, sadece etlerin paylaşıldığı sofralar değil, aynı zamanda kalplerin birbirine en çok yaklaştığı, unuttuğumuz değerlerin yeniden can bulduğu anlardır. Peki, bu dışsal coşkunun ve geleneksel telaşın ötesinde, her birimizin içinde saklı, bambaşka bir bayram potansiyeli daha olduğunu hiç düşündünüz mü? Ruhsal bir arınma ve derin bir uyanışın bayramı…
Günümüzün hızlı temposunda, bitmeyen bildirimler, sürekli akış halindeki bilgiler, zihnimizi bir sis perdesi gibi kapladı. Asıl sesimizi, içimizdeki o kadim sessizliği giderek daha az duyar olduk. Her yanımız gürültüyle sarılmışken, derin bir nefes alıp kendimize dönmek, adeta imkansız hale geldi. Ama ya tam da bu gürültünün ardında, omurgamızın tabanında sarmal bir yılan gibi uyuyan, adına Kundalini denilen o güçlü enerjiden bahsetsem? Belki de aradığımız gerçek huzur, asıl bayram, o içsel uyanışın titreşimlerinde saklıdır.
Kurban Bayramı, bizlere fedakarlığı ve cömertliği öğütler. Bu, sadece maddi bir adanmışlık değil, aynı zamanda nefsimizden, benliğimizden, egomuzdan vazgeçebilme sanatıdır. Tıpkı bir kurbanın adanması gibi, Kundalini uyanışı da bir nevi içsel bir kurban sunuşudur. Geçmişin yüklerini, korkularımızı, bastırılmış duygularımızı kurban ederek, ruhumuzun yeni bir seviyeye yükselmesine izin vermektir. Hinduizm'in kadim öğretilerinden süzülüp gelen bu enerji, bugün modern bilimin ışığında bile şaşırtıcı etkilerle inceleniyor. Kundalini disiplini gibi uygulamalar, bilişsel yeteneklerimizi........© Milat
