menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Akışına bırakmak

21 0
08.06.2025

Hayatın karmaşık dokusu içinde savrulurken, bazen her şeyin dağıldığını, sanki bir kum tanesi gibi avuçlarımızdan kayıp gittiğini hissederiz. O anlarda, nefes almak bile zorlaşır, sanki tüm dünya üzerimize yıkılmış gibi bir ağırlık çöker. Bu duygu, insan olmanın ortak bir hali, bir kişisel başarısızlık değil, aksine evrensel bir deneyimdir. İşte tam da bu ortak payda, bizi birbirimize bağlar ve bu zorlu anlarda yalnız olmadığımızı fısıldar. Unutmayın, bu hissi yaşayan tek kişi siz değilsiniz; her birimiz, kendi yolculuğumuzda benzer fırtınalardan geçiyoruz.

Geçen yıl benim de yaşadığım gibi, her şeyin bittiğini, bir daha asla toparlanamayacağımı düşündüğüm o günler oldu. Büyük bir yıkımın içindeydim, sanki kalbimi ve tüm emeğimi verdiğim her şey paramparça olmuştu. Her sabah gözlerimi açtığımda, üzerime çöken o tarifsiz boşlukla yüzleşmek, adeta bir dağın altında kalmak gibiydi. Ayağa kalkabileceğime dair en ufak bir umut kırıntısı bile yoktu içimde. Zihnim, sürekli aynı döngüde dönüp duruyor, çıkış yolu bulamıyordu. Bu tarifsiz çaresizlik, aslında bir dönüşümün eşiğiydi, farkında olmadan yeni bir benliğin tohumlarını ekiyordu.

Ancak şimdi, geriye dönüp baktığımda anlıyorum ki, yaşadığım her şey, büyümem içindi. O acı dolu süreç, aslında bir sonraki adımın, yepyeni bir başlangıcın habercisiymiş. O yıkımın içinden, daha güçlü, daha bilge ve kendime daha bağlı bir ben doğdu. Her bir gözyaşı, her bir uykusuz gece, içimde daha derin bir anlayışın filizlenmesine neden oldu.

Zamanla basit bir........

© Milat