Ailenin kalbine saplanan bıçak
2025 yılının “Aile Yılı” olarak ilan edilmesi, sadece sembolik bir karar değil; toplumsal bir yaraya dikkat çekme çabasıdır. Aile, bireyin dünyaya tutunduğu ilk dal, toplumun ise en temel taşıdır. Bu yıl boyunca yapılan etkinlikler, söyleşiler ve sosyal kampanyalar, aile kurumunun güçlendirilmesini amaçlarken; bu yapının karşı karşıya kaldığı tehditleri de yeniden tartışmaya açıyor. İşte bu bağlamda, aileyi içten içe kemiren, en yıkıcı duygusal travmalardan biri olan ihanet kavramını ele almak kaçınılmaz bir sorumluluk hâline geliyor.
İhanet, güvenin, sadakatin ve bağlılığın üzerine kurulu ilişkilerin yerle bir olduğu o an, sadece bir sözleşmenin değil; bir duygunun, bir geçmişin ve bir geleceğin de inkârıdır. Hele ki bu ihanet aileden, en yakından geliyorsa, bıraktığı yara çok daha derin, izi çok daha kalıcı olur.
Aile; sevgi, şefkat ve dayanışma üzerine kuruludur. İnsan bu yapı sayesinde hayata tutunur. Ancak bu yapının ihanetle sarsılması, sadece bir bireyin değil; kuşaklar boyu sürecek duygusal mirasın da kirlenmesi anlamına........
© Milat
