Gazze’nin Kanayan Yarası
O kadar fazla kötülük, zulüm var ki dünyanın her yerinde, bazen ne yapacağınızı bilmezsiniz. Kaçamazsınız da, insanlığınıza yakışmaz. Böyle olunca en azından kulak vermek, paylaşmak gerekir.
“Acil servise indiğimde başka bir vaka gördüm. Durum o kadar korkunçtu ki, bir an hareketsiz kaldım. Bir genç, başı yarılmış ve kafatası korkunç bir şekilde parçalanmıştı. Beyni kısmen dışarı çıkmıştı. Şerit gibi incecik bir doku parçasının ucunda sallanıyordu. Yüzü kan içindeydi. Gözleri cansız ve solgundu. Vücudunun geri kalanı sağlamdı; huzur içinde uyuyormuş gibi görünüyor. (S. 66)
Doktor değildi ama insanlara karşı sorumluluk hissetmesi, onu bambaşka bir role itti. Ali Maali Al-Turk “Bir Acil İlkyardım Görevlisinin Gazze Günlüğü’nü(7 Ekimden Ateşkes Sürecine)”, Gazze’deki hayat hikâyelerini yazdı. (AZ Kitap, 2025)
“El Memadani Hastanesini bombalamışlar!” diye bir haber gelmişti, “bir hastaneyi nasıl bombalıyorlar” diye Ali düşünüyor, böyle meşum bir tabloyu anlayamıyordu. Çok geçmeden araca bindi ve hastaneye ulaştı:
“Cesetler parçalanmış, bedenler duvarlara ve köşelere savrulmuştu. Her köşede bir insan parçası vardı: bir baş, bir kol, bir bacak. İnsan kalıntılarından oluşan küçük dağlar gibiydiler, et yığınları…
Yürüyordum, parçaları ellerimde taşıyordum, ama hiçbir şey hissetmiyordum. Hissedecek zaman yoktu. Kendimden geçmiş gibiydim. Yapabildiğim tek şey, gözlerimi kapatmak, taşımak ve yürümekti.(…)
Ambulansa bindim. Hayatta kalmış bir genç vardı, bağırsakları dışarıdaydı, kolu kopmuştu, kanlar içinde konuşuyordu(…) Yolda şehit oldu. (…) tek bir ambulansa üst üste yığılmış 10 şehit gördüm, asla unutamayacağım bir görüntüydü. Yüzlerce şehit… ‘Aynı anda 810 Şehit.”
“… Bir hastaneyi bombaladılar… Bu, askeri bir alan değil, savunma noktası da değil. Burası hastane!(…)
“ İnsanlar sokakta ölü bir hayvan gördüklerinde genellikle korkar, tüyler diken diken olur. Yaklaşmaya çekinip yolun diğer tarafına geçerler. Etrafta etleri dağılmış, bedenleri savrulmuş insanları gördüğünüzü hayal edin. Neler hissederdiniz? Nefes alıp veren, hayal kuran insanlar, bir anda et yığınlarına dönüşüyor. Bu sadece korkunç bir görüntü değil, gerçek bir kâbus”(S. 52-55)
Çalıştığı hastanede akla, vicdana sığmaz, tahammülfersa günler yaşamıştır:
“Size hastanenin halinden biraz bahsedeyim. Hastane bomboştu. Ne benzin vardı, ne........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein