menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Tarık Çelenk yazdı: Ülkede dindarlık ve dinî inancın azalışı – 2025

51 12
latest

Uzun yıllardır Moskova’da yaşayan eski bir mahalle arkadaşımla bayram vesilesiyle konuşuyorduk. Arkadaşım yaşadığı bir deneyimi şaşkınlıkla anlattı. Bir Rus manastırını ziyaret ettiği sırada, aslen Müslüman olup sonradan Hristiyanlığa geçen Tatar bir keşişle karşılaşmış. Keşiş, dua ederken Katolik, Ortodoks, Yahudi ve Müslümanları ayırmadıklarını; ama Müslümanların yalnızca kendileri için dua etmelerinin onu sorgulamaya ittiğini söylemiş. Bu sözler bana, bizde cuma hutbelerinde zaman zaman duyulan “Allah’ım onları kahret” gibi dışlayıcı duaları hatırlattı.

Oysa Osmanlı coğrafyasında din değiştirme vakaları tarihsel olarak çok da yeni değil. 19. ve 20. yüzyıllarda, Giritli medrese âlimi Nurettin Topçu’nun dostu ve sonradan kardinal olan Pol Molla; Ahmet Cevdet Paşa’nın rahibe olan torunu Zübeyde İsmet; pastör olan Tevfik Fikret’in oğlu Haluk Bey gibi örnekler, bu dönüşümlerin Osmanlı entelektüelleri arasında da yaşandığını gösteriyor.

Torunlarım ilk ve ortaöğrenimlerine yurtdışında başladı. Küçük torunuma, bir gün cennete gidişin bir “terazi” metaforuyla anlatıldığını öğrendik: Bir kefede insanın kalbi, diğerinde bir kuş tüyü varmış; kalbi daha hafif gelen cennete girermiş. Ayrıca, okulda din eğitimi karşılaştırmalı ve eşitlikçi biçimde veriliyormuş. Torunumun ilk tepkisi şu soruyla geldi: “Hristiyanlıkta sevgi ve vicdan öndeyken bizde neden hep tehdit var?” Ona, kutsal kitapların ve elçilerin bütüncül biçimde anlaşılması gerektiğini; böyle bir yaklaşımla sorularına daha sağlam cevaplar bulabileceğini söyledim.

KONDA Araştırma’nın kısa süre önce yayımladığı verilere göre, Türkiye’de dindarlık düşüşte,........

© Medyascope