Mümtaz’er Türköne yazdı: Yüzyıllık parantez
“Barış tek kanatlı bir kuş değildir” diyor, Devlet Bahçeli. Bir kanadı, Abdullah Öcalan olarak tanımlarken, tevazu gösterip kendinden bahsetmiyor. Hakkı teslim edelim: Diğer kanat kendisi. Dün akşam, benim de ilgi ile izlediğim, Meral Danış Beştaş hanımefendinin katıldığı Habertürk programına bir mesaj ulaştırarak söyledi bu sözleri. Mesajın sonunu da gereksiz tartışmalardan uzak durma uyarısıyla bağladı.
Hayat denen bilmeceyi, şarkı sözleri ile çözenler için Cem Karaca’nın “Sevda kuşun kanadında” parçasını hatırlatalım. Şöyle diyor bu mistik şarkının sözleri: “Sevda kuşun kanadında/ Ürkütürsen tutamazsın /Ökse ile sapanla/ Vurursun da saramazsın”. “Sevda” yerine “barış”ı koyduğunuz zaman Bahçeli’ye yakışan bir aforizma ortaya çıkıyor.
Barış, güvercinin iki güçlü kanadının arasında. Güvercini ürkütmeyin ve sakın ola ki vurmaya kalkmayın. Kanatların rüzgârına da engel olmayın.
Türkiye’de, 27 Mayıs’la başlayan askerî vesayet düzeni, tam 50 yıl sonra 2010’da sona erdi. “Yerine iyi bir şey mi geldi?” diye, karalar bağlayanlara somut bir ölçü verebiliriz:
Şu süreç, askerî vesayet ikliminde nasıl yürürdü?
İki ihtimal karşımıza çıkardı.
Birincisi, öncelikli güvenlik sorunu olarak süreç, askerlerin sevk ve idaresinde yürütülürdü. Ortaya keskin köşeli, sivri uçlu, incelikten yoksun pazarlıklar ve sınırlamalar çıkardı. Halk ikna olmaz, Kürtler mesafeli durur ve sonuca bir türlü varılamazdı.
İkinci ihtimal: Süreç, Özal’ın bir zamanlar teşebbüs ettiği üzere sivil iradenin kararı ve inisiyatifi ile ilerler, vesayetçiler bu atmosferi iktidarı köşeye sıkıştırmak, hatta diğer faktörlerin de katkısıyla değiştirmek için bir fırsata dönüştürürdü.
Geçmişte bolca yaşanmış örnekte ortaya çıktığı üzere, iktidarlar riskli teşebbüslerde bulundukları zaman vesayetçiler kırılgan dönemeçleri güçlerini gösterecekleri fırsatlara........
© Medyascope
