Mümtaz’er Türköne yazdı: Selçuk Kozağaçlı’nın onuru ve özgürlük hakkı
Önce şu basit soruya cevap verin:
Bu ülkenin birliğine, bütünlüğüne, güvenliğine, halkının refah ve mutluluğuna yönelik en büyük tehdit onursuz, sahtekâr, çıkarı için her çanağa hücum eden yalama tiplerden mi yoksa teröristlerden mi gelir?
Tereddüt ediyorsanız şu zorlu soruya kafa yorun:
İnsanları onursuz bir hayata zorlayan kapalı-adaletsiz bir zulüm yönetimi terörü besler mi, yoksa azaltır mı?
Terörsüz Türkiye’nin elbirliği ile peşinde iken, alın size canlı bir münazara konusu.
Pişmanlık:
Yasası bile çıktı, ama kimse ne anlama geldiğine kafa yormadı. Temel insan hakkı ve ceza usul kuralıdır: Kimse kendi aleyhinde ifade vermeye zorlanamaz. İtiraf somut suçlar için yapılır, pişmanlık ise doğrudan isnat edilen suçun kabulüne dayanır. Pişmanlık emaresi gösterince mahkeme cezanızı azaltacak, hatta yırtacaksınız. Cezaevinde kalmak yerine denetimli serbestlikten daha uzun süre yararlanma hakkınız var.
Sadece söz, dilinizin ucuyla “pişmanım” demeniz yeterli. Kalbinizde ve beyninizde olanlardan hiç kimsenin haberi yok.
Mahkeme önünde pişmanlık ikrarı, pratikte insanı ikiyüzlülüğe ve onursuzluğa zorlayan bir balık zokası haline gelir. Hele siyasi suçlarda, masumiyetinize inanıyorsanız ve suçsuz olduğunuzu savunuyorsanız, pişmanlık emaresi göstermediğiniz gerekçesi ile cezanız arttırılır. Zaten maksat pişmanlık göstermesini bekleyerek zanlıyı kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmak, onursuz davranmaya zorlamaktır. Muhalefeti sindirmek, etkisiz hale getirmek için kestirme bir yol. Pişmanım dediğiniz zaman özgürlüğünüze kavuşma imkânınız var. Ne yapacaksınız?
Ben bu kelimeyi telaffuz etmediğim için iki buçuk sene daha fazla cezaevinde kaldım.
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Kaçma şüphesi olmadığı halde kamuoyunun tanıdığı-bildiği insanları şafak baskınlarının ardından ters kelepçe ile özel olarak çağrılmış foto muhabirlerine teşhir etmek ile yargılamada pişmanlık beklemek aynı şeydir.
İnsan onurunu yok etmek.
Sizi özgürlüğünüzden mahrum bırakmanın alternatifi olarak onursuz bir hayata mahkûm eden ceza sisteminin “pişmanlık” takıntısı mahkeme kararıyla bitmiyor. Aldığınız ceza içinde üçte bir oranında şartlı salıverilme, bir yıl denetimli serbestlikle özgürlüğünüze kavuşma imkânınız var. Etkin pişmanlıktan yararlanıp bu bir yılı üç yıla çıkarma şansınız var. Bu sefer cezaevi yönetimleri, “pişmanlık zokası” etrafında adeta bir dizi denetim ve disiplin ritüeli oluşturuyor. Amaç kesinlikle suçlunun ıslahı değil, tanrısal bir gücün, cehennemde tutma gücünün kendini göstermesi.
“Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik” başlığı ile 2020 yılında çıkartılmış bir cumhurbaşkanlığı kararı var. Cezaevlerinin anayasası olan bu yönetmelik İnfaz Kanunundan bile daha etkili bir mevzuat. Bu yönetmeliğe göre her cezaevinde bir İdare ve Gözlem Kurulu oluşturuluyor. Cezaevi müdürü, müdür........
© Medyascope
