Mehmet Tatlı yazdı: Erdoğan Kılıçdaroğlu CHP’siyle erken seçime giderse sandık güvenliğini kim sağlayacak?
CHP’nin iki yıl önceki İstanbul kongresinde oluşan il yönetimine kayyum atandı. Kararın, 15 Eylül 2025’te görülecek CHP 38. Olağan Kurultayı’nın iptali istemiyle açılan davanın işaret fişeği olduğunu herkes kabul ediyor. Bu gelişmelerin ışığında, iktidarın CHP’ye açtığı savaş, yargı müdahaleleriyle birleşerek CHP’deki değişimcileri doğrudan dışarıda tutmayı hedefleyen bir erken seçim senaryosunu şekillendirmeye başladı.
Bu noktada kritik bir soru ortaya çıkıyor: Erdoğan’a bir daha seçim kazandırabilecek seçim zemini ancak böyle bir olağanüstü hal ile mümkün olabilir. Cumhur İttifakı’nın eline geçebilecek daha avantajlı bir seçim denklemi yok; 2028’e kadar da olması beklenmiyor. Erdoğan’ın siyasi etik gereği bu “fırsat”tan istifade etmeyeceğini düşünenler var. Fakat Kemal Kılıçdaroğlu, kayyum olma pahasına bile CHP’yi bırakamıyorken, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını bırakmamak için fırsatları kullanmakta tereddüt etmeyeceği açık.
Bu stratejik durumun sonucu olarak Erdoğan, karar verdiği anda, AKP ve MHP milletvekillerine ek olarak Kılıçdaroğlu’na yakın CHP milletvekilleriyle erken seçim kararı alabilir. CHP’deki değişimcilerin tasfiye edildiği bir erken seçim, hem Cumhur İttifakı’nın tek çıkış yolu hem de partiyi küçültme pahasına kadroları baştan aşağı değiştirmek isteyen Kılıçdaroğlu’nun işine geliyor.
Erken seçim kararı halinde kaçınılmaz sonuçlar ortaya çıkacak. Özel-İmamoğlu liderliğindeki değişimcilerin, seçime listelerini ve adaylarını sokmak için parti kurması “hukuki” bir zorunluluk haline gelecek. Böylelikle Erdoğan’ın erken seçim kararı, daha seçim gerçekleşmeden ilk meyvesini vermiş olacak. CHP bir daha barışmamak üzere resmen ikiye bölünecek.
Bu bölünme sürecinde Özel-İmamoğlu liderliğindeki değişimciler hızlıca bir parti kurup 20’den fazla milletvekiliyle bir Meclis grubu oluşturabilir. Fakat yeni partinin Türkiye genelinde örgütlenmesine vakti yetmeyebilir. Yetse de Yüksek Seçim Kurulu (YSK), bir şekilde bahanelerle bu yeni partiye seçime girme yeterliliği vermeyebilir. Zira YSK kararlarının bugüne dek hep iktidar lehine geliştiği ortada. En önemli örnekleri, 2017’de mühürsüz oy skandalıyla gerçekleşen........
© Medyascope
