menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kemal Can yazdı: Erdoğan Trump’a gidiyor, Bahçeli Rusya’dan Çin’e

28 0
21.09.2025

Hepsi üst üste geldi. Erdoğan’ın ABD gezisinde yıllardır beklenen görüşmenin olup olamayacağı belirsizdi ve uzun süredir devam eden belirsizlik sıkıntıyı büyütüyordu. Şara’nın son temaslarından, Türkiye yerine İsrail’e doğru itildiği, bu tazyike direnirse de pek geleceği olmayabileceği söylentileri çıkmıştı. ABD’nin SDG konusunda yeni bir taklaya hazırlanma ihtimalinden bahsediliyordu. İsrail, Gazze işgal planını devam ettiriyor ve Suriye’deki etkinliğini daha da artırıyordu. Bütün bunlar olup biterken birden ortam hareketlendi. İbrahim Kalın Şam’a kadar uzandı. Özgür Özel, Erdoğan’ın Trump’un oğluyla İstanbul’da buluştuğunu ve görüşme karşılığı (uçak alımı şeklinde) cömert bir ödeme yapılabileceğini duyurdu. Daha bu iddia konuşulurken, Trump’tan “överken küçümseyen” açıklamalarından biri geliverdi. Uçak işlerini (Boeing, F-16, F,-35) konuşacakları görüşmenin 25 Eylül’de yapılacağını bildirdi. Tam böyle bir zamanda Bahçeli çıktı ve ABD ve İsrail’e karşı TRÇ (Türkiye, Rusya, Çin) ittifakı lazım dedi. Kısa bir zaman aralığına bu kadar hareketin sığmasından anlaşılacağı gibi ya bir şeyler oluyor ya bir şeyler olması isteniyor (bekleniyor) ya da bir şeyler olmadığı için “hareketlendirme hamlesi”, bir ittirme ya da fren söz konusu.

Türkiye’de dış politika meseleleri -geleneksel olarak- daima iç politika diline tercüme edilerek popülerleştirilir. Kamuoyu çoğunlukla içeriği konusunda pek de bilgi sahibi olmadığı “uluslararası davaların” peşinden sürüklenir. Özellikle çok partili dönemin uzun bir bölümünde iktidar olmuş sağ popülizmin dış politika yaklaşımında, gerçekte olup bitenle hadisenin siyasete taşınma biçimi arasında ciddi bir açı söz konusudur. Batı karşıtlığının en çok dile getirildiği dönemlerde, dünya sistemiyle en bağlayıcı anlaşmalar yürürlüğe konulur. Çıkarların en çok iç içe geçtiği evrelerde, en hamasi nutuklar hatta tehlikeli provokasyonlar gündeme gelir. En yakın örneklerden biri olan S-400 hadisesi, hala hafızalarda, canlı ve gündemde. Son birkaç yıldır genel olarak Ortadoğu, özel olarak Suriye, İran, Filistin ve -özellikle- İsrail başlıklarında, uygulanan politikalarla, siyaseten kullanılan argümanlar arasındaki çelişkinin onlarca örneğini sıralamak mümkün. Diğer yandan iç politika gerilimleri veya ihtiyaçları da hep dış politika pazarlık masalarında elverişli kartlar olarak kullanılır veya kullandırılır. Yakın bir zamana kadar en önemli “iç politika” gerilimi sayılan ama nedense birden ivmesi yok seviyesine düşen “göçmen meselesi” güzel örnek.

Erdoğan’dan başlayalım. Neredeyse beş senedir Erdoğan’ın tartışmasız tek gündemi olan “iktidarın bekası”, rahat nefes aldıracak bir çözüm........

© Medyascope