Gökçe Bahadır'ın yeni dizisi Geleceğe Mektuplar'ın en büyük eksikliği ne?
Yaz boşluğundan ‘Geleceğe Mektuplar’...
‘Gelen gideni aratır’ demiş atalar... Nitekim yaşadığımız dünyada her yeni günün bir öncekinden daha beter gelişmelerle dolu olduğu gerçeğini iliklerimize kadar hissetmemiz bir yana... Kendini geliştirmekten ziyade dibe vurmaya yönelen ekranların programcılık zihniyeti de bu minvalde. Zira kanallar, geçmiş dönemlerin vasatlığından silkinip toparlanmak ve kaliteli işler sunmak yerine, bu yaz işin suyunu iyice çıkarttılar.
‘Halef: Köklerin Çağrısı’ isimli yeni yapımın ilk tanıtımını yayınlayan NOW, ‘Yetenek Sizsiniz’ ile bir nebze fark yaratsa bile, final yapması yılan hikayesine dönen ‘Leyla: Hayat Aşk Adalet’ dizisinin izleyicisine yaptığı saygısızlık ortada. Keza Kore uyarlaması olarak ekrana çıkartılan ancak beklentileri karşılamadığı için sekizinci bölümde final yapacağı duyurulan ‘Çift Kişilik Oda’ için de durum aynı. Her hafta ertelenen dizinin bize çok görülen final bölümlerinin yurt dışında yayınlanması yerli seyirciye verilen değerin net göstergesi. Bu saatten sonra her iki yapımın finali de kimin umurunda olur?
Öte yandan diğer kanallarda da alabildiğine boşvermişliğin hakim olduğu bir gerçek. Kanal D’nin yenilik anlayışı, ‘Kuralsız Sokaklar’dan ibaretken ‘Çarpıntı’yla yeni sezona hazırlanan Star ve Eylül’deki ‘Veliaht’ın duyurusunu yapan Show gündüz kuşaklarını eski dizilerle, devamını da tekrar tekrar ekrana getirilen sinema filmleriyle dolduruyor. Yazık bize!
Velhasıl; birkaç yarışma programının ve ‘Gözleri Karadeniz’i hazırlayn ATV’nin, ‘‘2009’da beş bölümde iflas etti. Bir de yeni uyarlamasıyla şansımızı deneyelim’’ mantığıyla yeniden yaratmaya çalıştığını düşündüğüm, ‘Aile Saadeti’ komedisinin dışında insanlara ezberletilen eski filmlerle günü geçirme kolaycılığı yaza damgasını vurmuş durumda.
Böylesi bir ekran boşluğunda izleyici ne yapıyor peki? ‘Güldür Güldür Show’dan, ‘Aykut Enişte’den, ‘Recep İvedik’ten ve dahi Kemal Sunal filmlerinden gına getirerek dijital platformlardan medet umuyor. Onlar da bu yönelimi gördükçe yerli yapımlara daha çok ağırlık vermeye başlıyor haliyle. İyi de oluyor ama... Ekran için içerik üretenlerin mantığı platformlarda fark yaratmayı ve ilgi çekici yenilikler sunmayı başaramayınca tadı kaçıyor. İzleyici yine aynı yapım şirketlerinin klişelerle dolu vasat senaryolar ve heyecansız oyunculuklarla hasbelkader kotarılmış işlere maruz kalıyor.
Nasıl ki ekranlardaki yaz boşuğundan istifade ilgi çekmeyi umarak Netflix’te yerini alan ‘Geleceğe Mektuplar da böylesi bir mini dizi.
‘GELECEĞE MEKTUPLAR’IN MOTİVASYONU NE?
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, bir dönemin acılarını yansıttığı için etiklenerek izlediğim ‘Kulüp’ dizisinin ardından merakla beklediğim bir işti ‘Geleceğe Mektuplar’. Bunun için de gerek emek verenlere gerekse içeriğe haksızlık yapmamak adına dizinin tüm bölümlerini ara vermeden baştan sona izlemenin ardından yorum yapmayı seçtim. Lakin gördüm ki merakımın karşılığı hayal kırıklığıymış. ‘Kulüp’ nerede, ‘Geleceğe Mektuplar’ nerede...
Kuşkusuz her kurgunun kendine has bir dili, bir dokusu vardır. Bazı işler ilk andan sizi sarıp sarmalar, duygularının........
© Medyafaresi
