menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bakliyat dükkânındaki ekonomi – Yusuf İpekli Yazdı

8 1
previous day

Yaz boyu eşimle birlikte kış hazırlıkları ile uğraştık durduk. Köylü pazarlarından aldığımız domatesleri konserve, ezme, salça yaptık. Köz patlıcanlar salataya dönüştü, karnı yarık filan yapılacak hale geldi. Yine köz biberler sarımsak ve yoğurt eşliğinde sofralara gelmeye hazır. Sarımsak deyince Taşköprü emekçileri bu yıl adeta bize çalıştılar. Bağ yaprağı, bamya, taze fasulye, nane dolaplarda, kavanozlarda yerini aldı. Kalecik karası olmasa da bir kaç kilo pekmezi şifa niyetine güç bela temin edebildik. Tarhana için köy köy torba yoğurdu aradık, bulduk. Şifa kaynağı olarak sık sık kaynatıyoruz. Üç dört farklı sebzeden turşu yaptık, yesen sorun yemesen sorun.

Oh, dediniz! Hani memlekette kıtlık vardı, hani yoksulluk paçadan akıyordu. Hani emekli açtı, perişandı. Bunca öte beriyi hangi parayla, nasıl aldınız?

Sağlık işte, alışverşi sırf sağlığımız için doktor önerisiyle üç kuruş emekli aylığımızı, zaman zaman eksiye düşürerek, zaman zaman kredi kartı kullanarak gerçekleştirdik.

Bu yüzden üstümüze başımıza gömlek, tişört, pantolon, ayakkabıyı bırakın çorap bile almadık, alamadık. Tatile gidemedik. Torunlara hediye alalamadık, ara sıra zar zor üç kuruş harçlık verebiliyoruz. Bir sefer olsun bırakın dört başı mağmur mekanı basit bir yerde yemek yiyemedik.

Şu günlerde eksi bakiyeyi ve kredi kartlarını kapatmaya çalışıyoruz.

Derken yolumuz her yıl bakliyat........

© Medya Siyaset