menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kültür Endüstrisi: Toplumun Fark Etmeden Esiri Olduğu Düzen – Mehmet Emir Aksoy Yazdı

5 0
12.03.2025

Dünyamız hızla değişirken, toplumu şekillendiren en güçlü araçlardan biri olan medya, sanıldığından çok daha büyük bir etki yaratıyor. 1923’te Almanya’da kurulan Frankfurt Okulu, bundan neredeyse bir asır önce bu süreci fark etmiş ve kitlelerin nasıl manipüle edildiğine dair kritik uyarılarda bulunmuştu. Özellikle Theodor W. Adorno ve Max Horkheimer’ın ortaya attığı “Kültür endüstrisi” kavramı, bugün bile dünyayı anlamak için en güçlü anahtarlardan biri olmayı sürdürüyor.

Adorno ve Horkheimer’a göre kültür, eskiden bireyleri özgürleştiren, eleştirel düşünceye yönlendiren bir alan olarak görülürdü. Ancak modern kapitalizmle birlikte, sanat ve kültür endüstriyelleşerek bir tüketim nesnesine dönüştü. Sinema, televizyon, popüler müzik ve sosyal medya artık bireyi bilinçlendiren değil, aksine onu “meçhulleştiren” ve sistemin içine hapseden bir araç haline geldi.

Bunu anlamak için televizyon programlarına, YouTube içeriklerine ya da sosyal medya akışlarına bakmak yeterli. Gerçek anlamda bilgilendiren, sorgulatan ve düşünmeye sevk eden içerikler gitgide azalırken, eğlence amaçlı yüzeysel içerikler toplumun bilinçlenmesini engelliyor. Adorno’nun korktuğu o yapay dünya bugün influencer kültürü, algı yönetimi ve tüketim bağımlılığı içinde kendini fazlasıyla hissettiriyor.

Frankfurt Okulu’nun ortaya attığı bu kavramlar, 20. yüzyıldaki totaliter rejimler için bir uyarı niteliği taşıyordu. Nazi propagandası gibi kitlesel manipülasyon mekanizmalarının kültür endüstrisiyle nasıl birleştiğini analiz etmişlerdi. Bugün ise bu uyarılar sadece otoriter rejimlerle sınırlı değil. Kapitalist sistem, medya aracılığıyla insanları “kendi hallerinden memnun” hale getiren bir düzen kurdu. Tıpkı Orwell’in 1984’ünde olduğu gibi, bilgi fazlalığı aslında bir bilgi kirliliğine dönüşerek, hakikatin kaybolmasına neden oluyor.

Günümüz dünyasında medya ve kültür endüstrisi, toplumsal algıyı yönlendiren en büyük güçlerden biri haline gelmiş durumda. İnsanlar bilgiye daha hızlı ulaştığını zannederken, aslında daha da yüzeyselleşen bir dünyaya hapsoluyor. Adorno ve Horkheimer, bu tehlikeyi onlarca yıl önce fark etmiş ve uyarmıştı. Bugün ise bu teori, yalnızca akademik bir tartışma değil; her gün yaşadığımız, hissettiğimiz bir gerçeklik haline geldi.

Sonuç olarak, Frankfurt Okulu’nun kültür endüstrisi kavramı, yalnızca bir teorik çerçeve değil, günümüz........

© Medya Siyaset