Bilimin Gölgesinde Kalan Bir Fetih Anlatısı
Tarihin Cendere Noktası
1453... Yalnızca bir yıl değil, insanlık tarihinin rotasının değiştiği andır. Osmanlı ordusunun, şehirlerin kraliçesi olarak anılan Konstantinopolis’i fethetmesi, yüzeyde sadece bir askeri zafer gibi görünür. Oysa bu olay, geçmişi geleceğe bağlayan bir zihinsel sıçramadır. Tarihin sayfalarına sadece kılıçla değil, kalemle; yalnızca kuvvetle değil, mühendislikle kazınmıştır.
Bugün hâlâ birçok ders kitabı bu fethi büyük toplar ve gemilerin karadan yürütülmesi gibi olağanüstü detaylarla anlatır. Doğrudur... Ama eksiktir. Çünkü asıl zafer, bu detayların arkasındaki insan aklının derinliğindedir.
Bilimin Gölgesinde Kalan Bir Fethi Anlatısı
Fatih Sultan Mehmed, klasik bir padişahtan çok daha fazlasıydı. Onun aklı, zamanının çok ötesine uzanıyordu. Latince ve Yunanca bilen bir Müslüman hükümdar düşünün... Aristo’yu, Platon’u okumuş, Batı felsefesine ve İslam bilim geleneğine aynı anda hâkim bir lider. Devlet yönetmekle yetinmeyip gökbilim, coğrafya ve stratejiyle ilgilenen bir entelektüel.
Medreselerinde sadece ilahiyat değil, matematik ve astronomi de okutuluyordu. Ali Kuşçu gibi dönemin önde gelen bilim insanlarını İstanbul’a davet etmesi, onun fethin sadece........
© Mardin Life
